Geniş AÇI Sayı 3 Mayıs 2018 geniş açı-31052018-D-SON | Page 20

16
duğu kitapta Fantazya adlı düş ülkesinden söz edilmekte ve bu ülke, kendisini saran hiçlik hastalığı yüzünden günden güne yok olmaktadır. Hiçlik hastalığı düş gücünün kötüye kullanılması, düşleri çıkar uğruna harcamak ve yalan söylemek demektir. Böylece yalan söyleyen insanlar bilmeden bu ülkeye ihanet etmektedirler. Bu ülkeyi kurtarmak için bir dünyalı çocuğun bu ülkenin hükümdarı olan çocuk prensese yeni bir isim vermesi gerekmektedir. Böylece yaratıcı olarak kullanılmaya başlanacak olan düş gücü işlerlik kazanacaktır. Michael Ende, burada gerçeğin sorgulanmasında gerçeklerden çok düş gücü ve sanatın ne denli önem taşıdığına gönderme yapıyor. Yazar, düş gücünden yoksun olarak yaşamanın insanı bir yandan nasıl kendi gerçeklerine yabancılaştırdığına işaret ederken, bir yandan da düş gücünün kötüye kullanılmasıyla insanın yalancı ve çıkarcı bir dünyada giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına gönderme yapar. Roald Dahl’ ın kara mizah yüklü Matilda isimli kitabında, eğitimden aile sistemine uzanan eleştiriler gizlidir. Abartılı tiplemeleriyle aileyi, eğitim sistemini alaya alır. Tüketim toplumlarındaki yabancılaşmanın en tipik örneklerindendir bu kitap. Baskıcı eğitim, kültürden uzak ebeveynler, kitaplara gömülen Matilda tiplemesiyle eleştirilir. Matilda, aslında bir kitap kurdu değil; tüketim toplumlarındaki yabancılaşmanın abartılı bir kara mizah sembolüdür.
Bodenburg, Küçük Vampir dizisinde kültürel bir inançtan yola çıkar ama bu inanca saplanmaz. Vampir sadece sürükleyici bir motiftir. Gerçeküstü düzlemde çocuğun macera duyguları doyurulur. Yazar romanında küçük zengin ailesini, aile içi ilişkileri, yaşam biçimini, bu ailedeki çocuğun yalnızlığını ve yalnızlıktan kurtulmak için yarattığı çözüm yollarını eğlendirici bir üslupla okuyucusuna yansıtmaktadır.
Türkiye’ de Astrid Lindgren deyince ilk akla gelen kitaptır, Pippi Uzunçorap. Fantastik çocuk kitapları arasında klasik olmuş çağdaş bir kitaptır. Çocuğa kendi başına bağımsız bir dünya kurabilen ve bu dünya içinde onu özgürleştiren bir yapıdadır bu kitap.
Janosch, Sen Bir Kızılderilisin Hannes adlı kitabında gerçeküstü düzlemi aşağıdakiler ve yukarıdakiler ülkesi olarak betimler. Hannes, herkesle değilse bile okulla başı iyice dertte olan, kendine güvenini yitirmiş, belki de bu güveni hiç bulamamış bir çocuk. Okulda yeri arka sıralar; yetmiyormuş gibi de itilip kakılıyor. Hannes’ in yıllar once Güney Amerika’ da bir yerlere gitmiş bir amcası vardır, Jonas. Jonas amca ara sıra mektup yazıp, bu uzak ülkeden ilginç şeyler anlatmaktadır. Son mektubunda Joao adında bir kızılderiliden söz eder. Kızılderilinin bir de fotoğrafını eklemiştir Joao mektubuna. Bu kızılderilinin en belirgin özelliği, aynı anda istediği her yerde olabilmesidir. Hannes, başı iyice okulla ve arkadaşlarıyla derde girdiğinde, amcasına bir mektup yazar ve ondan bu kızılderili dostunu, ona yardım etmek üzere yollamasını ister. Günler süren beklemenin ardından beklenen mektup gelir. Hannes, amcasının yolladığı mektupta kağıda sarılmış bir toz bulur. Bu tozu, dolunayda bir kağıda serpip üstüne baykuş tüyü koyup tutuşturduğunda, kızılderili çıkıp gelecektir. Kızılderili gelir. Ortaya çıktığı andan başlayarak Hannes’ in hayatında değişiklikler de başlar. Ancak görünürde sorunları çözen kızılderili, aslında sorunların çözümü-
16