FİRUZAN NO:3 FKDAL Kültür,Sanat ve Edebiyat Dergisi | Page 15

15
ROBERT PİETRO
Babasına kalırsa hadsizlik yapmıştı ancak ona göre nezaket olsun diye söylenen zoraki lafların bir anlamı yoktu . Yapmacık sevgi ve saygı rol yapmaktan farksız geliyordu . Adamın dengesiz ve orantısız adımlarla aradaki mesafeyi açışını seyrederken gözü aynı yöndeki yamaçtan inenlere kaydı . Geldikleri yolda at süren 10 kişi yamacın sonlarına gelmişti . Yaklaşınca atlarından indiler . Onları dizginlerinden kavrayıp yürümeye başladılar . İçlerinden biri gür sesiyle “ Pietrom !” diye bağırdı . Babası sesin geldiği yöne dönüp kısa süre içinde karşılık verdi .“ Leidolf !” Kendisine seslenen en öndeki adama doğru yürüdü . Birbirlerine sıkı sıkıya sarıldılar . Karşılıklı konuşurlarken adamın bakışları Jonas ’ a döndü . Gözleri , aralarında bulunan mesafeye rağmen çabuk bulmuştu onu ya da zaten yerini biliyordu . Adamın arkasında bekleyenlere baktı . Üç kadın bir erkek . Erkek olan daha gençti , atları dizginlerinden tutup su oluklarına doğru götürdü . Kadınlardan birinin saçı kumraldı . İnce bir vücudu , onu örten dikişler ve yamalarla dolu deri yeleği , sol tarafına kınıyla astığı bir kılıcı vardı . Gözlerini buradan görmek zordu . 16 , 17 yaşlarında olsa gerek . Bir diğeri sarışındı . Kabarık saçlarını arkasında bağlamıştı . Onun yeleğinin de bir öncekinden farkı yoktu . Göz kapaklarının üstünü siyaha boyanmıştı . Burnunda kemer denemeyecek kadar küçük bir tümsek vardı . Hatta tümsekçik . Kemerinde asılı bir baltası bulunuyordu . Yeleğine nazaran balta gayet sağlamdı , iyi bilenmişti . 20,21 . Olsa olsa 22 ’ dir .
Üçüncü ve son olanı diğerlerine göre daha büyüktü . Leidolf ’ un eşi olmalıydı . Sarı tonlarında saçları vardı . Ancak sarı da denemezdi , kırlaşmaya başlamıştı . 36 ... kesinlikle . Ne bir fazla ne bir eksik . Atlarla ilerlemeye devam eden çocuk Büyük Ev ’ in önündeki su oluklarından atlara su içiriyordu . Su buz parçaları ile kaplıydı . Fakat atlar bu hava koşullarında doğup büyümüştü . Buz parçalarını kalın dudakları ve burunlarıyla itekleyip soğuk suyu umursamazca içtiler . Robert ’ ın ağzını bıçak açmıyordu .
Bu pek normal değildi çünkü Robert daha yeni övülmüştü ve övgü aldığı zaman ağzı durmazdı . Ağabeyinin yüksekteki omzundan tutup kafasıyla atlara su içiren çocuğu işaret etti .
“ Kim bu ?” Robert solundaki kardeşinin kulağına yanaştı .“ Leidolf ’ un oğlu . Küçükken ağabeyini yanlışlıkla öldürmüş .“ Hadi oradan ...” Şaka yaptığını sanıp ona baktı ama ağabeyi bütün ciddiyeti ile çocuğu süzüyordu . Şaşırıp soru sormaya devam etti .“ Nasıl olmuş peki ?”“ Herkes farklı bir şey diyor , kimi kafasına taşla vurduğundan bahsediyor kimiyse ağabeyi yüzük almasın diye uykusunda boğduğundan emin bir şekilde o an oradaymış gibi anlatıyor . Çocuğun dediğine göre ağabeyi onu antrenman yapmak için zorlamış , babası yokken her zaman yaptıkları gibi gerçek silahları almışlar . Ağabeyinin saldırıyı savuşturacağından emin olduğu için çekinmeden saldırıyormuş ancak baltaya bulaşan kanı fark ettiğinde pek öyle olmadığını anlamış . Bilerek yapmadığına yemin edip durmuş kış boyunca ağzını açmamış ...
FKDAL Kültür , Sanat , Edebiyat Dergisi No : 3
15