FAYDA KOLEJI 21
Kendisinden olmayana uzattığı tokayı...
etme inceliğine erişmiş kusursuz bir hendesenin, hem kendinden olmayana uzatılan kibar bir tokalaşmanın, hem de dünyayı üzerinden geçilip gidilecek bir geçit olarak algılayan bir bilgeliğin el alışkanlığı tarafından yan yana getirilmiştir.
Dahası, sınamanın taşlarıdır onlar: Yarım bin yıl boyunca altından geçen sulardan çok, üstünden geçen insanların kalplerine göre şekillenmişlerdir; nihayetinde onu yapanlar, tamir edenler veya yıkanlar olmuştur...
Mostar Köprüsü’ nün üzerine kurulduğu Neretva nehri, iki ayrı dinin sınır çizgisi gibidir. Bir yakasında Müslümanların öte yakasında Hıristiyanların oturduğu bu berrak su, aynı noktada biri ötekinin tam tersi olan iki ayrı duyguyu yaşadı: İlki, Mimar Hayrettin’ in köprüsünü bitirdikten sonra, kalbi titreyerek dönüp onun son haline baktığı; İkincisi ise, yapımından yaklaşık beş yüz yıl sonra köprüyü yıkan barbarların, taşlar aşağılara dökülürken dönüp ona baktıkları an!..
Kendisinden olmayana uzattığı tokayı, hep akılda kalsın diye taşlara nakşeden bir inancın iyi niyetli nazarı da, kendisinden olmayanın bütün izlerini silen bir medeniyetin vandal bakışı da tam burada, bu köprünün altında saldı. Yapanın ve yıkanın bakışları bunlar...
Şehir Adını da, İmasını da bu köprüden almıştır
geçmişin uykusunu değil, mevsimleri aşan ve tecrübesi birbirine ulanarak devam eden bir tabiat çıraklığının yeni ödevlerini iletmesi bundandır. Mostar’ dan bahsettiğimizde, evlerden, eski taş sokaklardan, mabetlerden değil, öncelikle bir köprüden bahsederiz:
Çünkü şehir adını da, imasını da bu köprüden almıştır. Mimar Hayrettin tarafından 1566 yılında 456 kalıp taşla inşa edilmiş bir köprüdür bu. Neretva ırmağını, 19 metre yükseklikten tek bir kemerle aşmayı başarmış bu şiirsel yapıt, onu ilk görenleri şaşkına çevirecek kadar alımlıdır.
16. yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi, 16 imparatorluk gezdiğini, gezdiği yerlerin hiç birinde böyle güzel bir yapı görmediğini söyler. Zaman köprüyü daha bir güzelleştirmiş olmalı ki, Fransız seyyah A. Poullet, 1658 yılında köprüyü seyrederken,“ Benzerleriyle mukayese kabul etmez cüreti karşısında şaşırdım. Venedik’ in mimari harikası Realte’ den bile genişti” demekten alamamış kendini. Ve Mostar, 1912’ de kavisini seyre dalan Avusturyalı R. Micheal’ in dilinden, kendisi için şu cümleleri koparmış:“ Taş kesilmiş bir hilal. Bütün dünyada bir benzeri yok!...”