FİKİR TAŞI FİKİR TAŞI - SAYI 1 | Page 20

İZ BIRAKTIKLARIMIZ TAŞ KESİLMİŞ BİR HİLAL Marko Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatırken; “Peki köprüyü taşıyan taş hangisi?*’ diye sorar Kubilay Han... “Köprüyü taşıyan şu ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavsi,” der Marko Polo. Kubilay Han sessiz kalır bir süre. Sonra ekler: “Neden taşlan anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var, o da kemer. Marko cevap verir: “Taşlar yoksa kemer de yoktur. Her kentin bir iması vardır. Petersburg, Rus çarlığının hatıralarını korumaya ant içmiş bol nişanlı bir aristokrata benzer. Paris, Fransız ihtilalinin görkemini, alımlı bir edayla kesme taşlarına kazımış büyük bir müze gibidir. Münih’te, belediye binasının önündeki meydan, bir zamanlar bir diktatörün adımları tarafından arşınlanmıştır. Şam, eski sahipleri tarafından inşa edilmiş mabetlerin üzerine örtülmüş bir suskunluk tülüdür. Bağdat, dünya her kıpırdadığında vücudunda çatlaklar açılan bir dervişin dilinden dökülen “hu” sesidir. İstanbul, bütün gövdesi oklarla yaralandığı halde, asaletini korumak için ayakta kalmaya mecbur bir imparatorluk layihasıdır. İster büyük ister küçük olsunlar, kentler, tıpkı insanlar gibi bir bedene sahip oldukları için değil, bedenlerinde hem bir hafızayı hem de bir imayı saklı tutabildikleri ölçüde kıy- Öncelikle Bir köprüden Bahsederiz... metlidirler. Bazı kentleri, dünya atlasının üzerinde yalnızca bir nokta olarak duran öteki sayısız kentten ayıran bu imalı hafızadır... Mostar, ne Petersburg gibi pek çok görkemli binaya, ne Paris gibi kallavi ihtilal anıtlarına, ne de Kahire gibi uzlaşma kabul etmez piramitlere sahiptir. Bütün bu kentlerle kıyaslandığında, bünyesi, onların bir semtinin içini dolduramayacak kadar küçük kalır. Ancak hem hafızası hem de insanlığa ima ettiği hakikat, ona, yeryüzünün kudretli şehirlerine söz söyleyebilecek bir büyüklük kazandırmıştır. Bunun sebebi açıktır: Çünkü bu küçük kent, bütün hünerlerini tabiata düzen vermeye hasretmiş çıraklar tarafından, ustalık icazetnamesi alabilmek için nakşedilmiştir. Ve kuşkusuz yorgunluk nedir bilmeyen o çıraklar, kendilerine icazeti ancak zamanın vereceğini, dünya gözüyle bunu göremeyeceklerini bilerek yontmuşlardır taşlarını. Belki de bu yüzden Mostar, yamaçlarına görünmez dervişlerin kurulduğu bir gelecek şehridir. Kendisine misafir gelen iyi niyetli konuklara Mostar Köprüsü..