13:The Rocky Horror Picture Show (Jim Sherman, 1975)
1975 yılında, Jim Sharman’ın yaptığı tatlılı ekşili, mavrası bol, gezegenlerüstü bir rock müzikali olan bu film, yağmurlu bir gecede yanlış yola sapan ve yardım istemek için en yakındaki şatoya gitmeye mecbur kalan çiftimiz Janet ve Brad’in başına gelenleri anlatıyor. Janet ve Brad, hiç bir aşırılığı olmayan, klâsik, beyaz, mutaasıp bir çifttir. Henüz nişanlanmayan ikili, normal hayatlarını, onlara biçilen toplumsal rollerle geçirmektedirler. Oysa yardım istemek üzere girdikleri şato, Transilvanya Gezegeni’nin harikulâde maestrosu, billur travesti Dr. Frank N Furter’in şatosudur ve tam da o gece kendi icâdı, ev yapımı aşk makinası Rocky Horror’u canlandırıp konuklarına tanıştıracağı gecedir.
Janet ve Brad, bu zamana dek ezber ettikleri her şeyin deforme olacağı o meşum gecede, önce kıyafetlerinden ve sonra giderek tüm ahlaki takıntılarından kurtulacaklardır.
The Rocky Horror Picture Show, tüm sevimliliği ve seksiliğiyle bütün bir normalliğe laf sokuyor gece boyu. Dansları, şarkıları, kostümleri, efsane performansları ve kalın dudaklı bir çuvaldıza benzemesi nedeniyle “Öteki İşler”in baştacı olanları arasında yaklaşık kırk senedir ısrarla sayılıyor ve elbet sayılmaya devam edecek. Ahlaksızca, çok eğlenin!
14: Tomboy (Celine Sciamma, 2011)
Renklerinin yumuşaklığı ve göz okşayıcılığı ile, hikayesinin naifliği ile, izleyiciye verdiği tuhaf, buruk ve aynı zamanda güzel hiselerle Tomboy bir gökkuşağı filmi.
Yeni bir semte taşınan Mikhael, yeni arkadaşlıklar, yeni çevreler edinmeye başlar. Kendisinden hoşlanan bir kıza karşılık bile verir. Ne var ki Mikhael’in bir sırrı vardır ve hem ailesi, hem de çevresi tarafından keşfedilmemesi için elinden geleni yapar.
Fransız yönetmen Celine Sciamma, altından kalkması zor bir projeyi alnının akıyla tamamlıyor. Film nispeten düşük bir bütçeyle, oyuncularıyla ve sade diliyle oldukça mütevazı. Fakat zorluk da burada yatıyor. Oyuncu kadrosunun çoğuluğunu oluşturan çocukların yönetimi, inandırıcılığı ve dengeli bir seyir izlemesi gerçekten çok zor bir iş ve Sciamma bunu başarmış. Özellikle Mikhael’i canlandıran Zoe Heran’ın yeteneği göz ardı edilecek gibi değil.
Küçük bir çocuğun kimlik ve cinsiyet karmaşasını oldukça gerçekçi bir dille anlatan Tomboy, beylik laflar söylemekten, genel geçer yargılara varmaktan, kıssadan hisse’ci bir tavır sergilemekten itina ile kaçınıyor. Sonuçta da göz dolduran bir cinsel kimlik çatışmasını yalın ve derin bir şekilde görsele taşıyarak takdiri hakediyor.