EURASIAN EDUCATION №7-8 2016 | Page 39

Ýäåáèåòòàíó
sevilen, sözü dinlenen ve saygı duyulan bir kişi olduğu için Hızır Paşa, Pir Sultan Abdal’ ın durumunu Padişah’ a bildirerek ondan gelecek buyruğa göre hareket etmeyi uygun görür. Saraydan gelen fermanda ise Osmanlı padişahına yönelik isyancıları sazıyla sözüyle destekleyen Pir Sultan Abdal’ ın asılması buyrulur( Bezirci 2010: 82, 83). Pir Sultan Abdal’ ın idam edilmesinin sebebi, onun İran şahlarının Osmanlı yönetimine son vererek Anadolu’ yu ele geçirmelerini istemesidir. Pir Sultan’ ın bu ideal uğrunda halkı sazıyla sözüyle devlete karşı isyana çağırmasıdır. Aşağıdaki dörtlükte onun bu arzusunu görmek mümkündür: Hak’ tan inayet olursa Şah Urum’ a gele bir gün Gazada bu Zülfikâr’ ı Kâfirlere çala bir gün( Albayrak 2001: 99) Pir Sultan Abdal bu düşüncelerini açıkça, yöneticiler karşısında bile korkusuzca söylemiştir. Bu da onuelbette idama kadar götürmüştür. Pir Sultan Abdal’ ın sanatına bakıldığında o, halk şiirinin bütün inceliklerine vâkıftır.
Kullandığı dil, tamamen halkın dilidir. Halkın anlamayacağı, süslü, ağır bir dili hiçbir zaman kullanmamıştır( Gölpınarlı-Boratav 2010: 13). Pir Sultan Abdal’ ın şiirlerinde kullandığı dil, döneminin en yalın, en düzgün Türkçesidir.
Pir Sultan Abdal, yalnızca iyi bir söz ustası değildir. Şiirlerinden onun aynı zamanda sazına da düşkün olan iyi bir saz ustası olduğunu düşünmek mümkündür. Onun şiirlerinde hemen her konunun işlendiği görülür. Pir Sultan Abdal, dinî, tasavvufî içerikli konuların dışında dindışı şiirler de söylemiştir. Yaşadığı dönemdeki toplumsal çatışmalar onun şiirlerine ayrıntılarıyla yansımıştır. Devlet düzenindeki bozukluklar, kadıların haram yemeleri, din adamlarının yalan yanlış fetva vermeleri gibi konular Pir Sultan Abdal’ ın şiirlerinde ele alınmıştır( Fuat: 2001: 37).
Yergi şiirleri genellikle Osmanlı Padişahı’ na, Hızır Paşa’ ya, dönemin devlet yetkililerine tenkitleri içerir. Toplumsal içerikli şiirlerinin konularını ise Osmanlı toplumundaki aksaklıklar, yöneticilerin ahlaksızlıkları, rüşvet ve haram yemeleri, zalimler, yoksullar, düzen bozukluğu oluşturur. Pir Sultan Abdal’ ın şiirlerindeki kavgası, Osmanlı“ zulmüne” karşı başkaldırı ve direniş çağrısından ibarettir( Yağcı 2011: 60). Onun kavgasını ortaya koyan şiirleri, daha çok halkın gördüğü zulüm ve baskı neticesinde onları ayaklanmaya çağırdığı şiirlerdir( Albayrak 2001: 26). Anadolu’ nun sözünden dönmeyen, inandığı yoldan ayrılmayan, gözünü budaktan sakınmayan ozanı Pir Sultan Abdal bu yolda canından olmuş ama yine de gittiği yoldan ayrılmamıştır. Sanatını daima inandığı değerler uğruna icra etmiştir. Hayatı boyunca sazı ve sözüyle inandığı değerleri terennüm ederek bu değerleri halka ulaştırmak için mücadele vermiştir. 16. yüzyılda Anadolu’ da yaşayan Pir Sultan Abdal, Kul Nesimi, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Kul Himmet gibi kendisinden sonra gelen birçok halk ozanına tesir etmiştir.
Kendinden sonra gelen halk ozanları tarafından onun sanatı örnek alınmış ve pek çok halk ozanı onun söyleyişine benzer şiirler söylemeye gayret etmişlerdir. Pir Sultan Abdal, 16. yüzyıla damgasını vuran güçlü bir Anadolu halk ozanıdır.
Kazak akını Cambıl ile Anadolu ozanı Pir Sultan arasında pek çok yakınlık dikkati çeker. Her iki halk ozanı da her şeyden evvel fakir bir zümre içinden çıkmışlardır. Fakirliğin çilesini bilirler. Bu sebeple onların sanatlarına bakıldığında her ikisinin de halkçı ve fakir taraftarı oldukları görülür. Hayatları boyunca her ikisi de fakirlerin tarafında olarak onların dertlerini, tasalarını şiirlerinde dile getirmişlerdir. Devlet idarecilerine, kadılara / biylere, zenginlere, halkı kullanan din adamlarına, genel olarak halkı ezen zümreye karşı daima fakirlerin tarafında olarak onların haklarını
¹ 7-8( 14) 2016 savunmuşlardır. Kazak bozkırlarının sesi olan Cambıl elinde dombırası, diyar diyar gezerek çalıp söylerken, Pir Sultan Abdal da Anadolu’ da elinde sazıyla sanatını icra etmiştir. Her iki ozan da şiirlerini sade, anlaşılır, yalın bir dille, en ağır konuları bile halkın anlayacağı ve halkın zevkine uygun bir dille söylemiştir. Onların kullandıkları halk zevkini yansıtan bu dil, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin her iki ozanı günümüze kadar bütün canlılığıyla taşımayı başarmıştır.
Her iki ozanın şiirlerine bakıldığında, bu şiirlerin kendi toplumlarının aynası olduğu görülür. Ozanlar özellikle kendi dönemlerindeki toplumsal çatışmaları şiirlerine yansıtmışlardır.
Pir Sultan Abdal’ ın şiiri 16. yüzyıl Anadolu coğrafyasını ortaya koyarken, Kazak Akını Cambıl’ ın şiiri ise 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başındaKazak topraklarında yaşanan bütün çalkantıları, çatışmaları, değişmeleri, yenilikleri ayrıntılarıyla dile getirir.
Kazak akını Cambıl’ ın da Anadolu ozanı Pir Sultan Abdal’ ın da çatışmaları, kavgaları dönemlerinin imparatorlukları iledir. Cambıl, Rus Çarlığı’ na karşı bir tavır sergiler. Rus Çarlığı zulmü altındaki halka acır. Onların dertlerini yüreğinde hisseder ve şiirlerinde Rus Çarlığı’ nın halka zulmünü konu eder. 1913 yılında Rus Çar sülalesi Romanovların 300. yılı nedeniyle Almatı’ da tertiplenen büyük kutlamaya Çarlık idarecileri, bolıslar, farklı bölgelerden ozanlar katılır. Bu toplantının amacı, Rus Çarlık sülalesi Romanovları övmek, onların şanını şöhretini dile getirmek, Kazak topraklarında Rus Çarlığı’ nave Çarlık idarecilerine olan desteği, güveni inşa etmektir. Toplantıya katılan herkes Cambıl’ dan Rus Çarı’ nıdombırası ve sözüyle övmesini beklemesine rağmen, Cambıl onların bu beklentilerini boşa çıkarmıştır. O, hiç kimseden çekinmeden Çarlık idarecilerini, biyleri, bolısları açıkça herkesin gözü önünde tenkit etmiştir. 1916 yılında ise devam etmekte olan I. Dünya Savaşı nedeniyle halktan topladığı vergileri artıran, halkın elindeki bütün malı mülkü alarak savaşa yönlendiren, âdeta halkı açlığa mahkûm bırakan ve en son olarak da Kazak halkını silahsız olarak cephe gerisinde savaşmak üzere askere alıp onları doğrudan ölüme götüren Rus Çarlığı’ na karşı Kazak halkının başlattığı isyanı doğrudan desteklemiştir. Rus Çarlığı’ nın halka zulmüne başkaldıran isyancıları dombırası ve şiirleriyle övmüş, onları cesaretlendirmiştir. 16. yüzyılın Anadolu ozanı Pir Sultan Abdal’ ın kavgası da Osmanlı İmparatorluğu iledir. Osmanlı Padişahı’ nın Anadolu’ da ezilen halkı görmezden gelip savaş hazırlıkları yapması, savaş masrafları nedeniyle zaten fakirlik içinde olan halkı daha da zor durumda bırakması nedeniyle Pir Sultan da dönemin Osmanlı Padişahından şikâyetçidir. Osmanlı Padişahı’ nın idaresi altındaki Anadolu’ daki aksaklıkları, yöneticilerin ahlaksızlıklarını, rüşvet ve haram yemelerini, halka zulmeden zalimleri, Osmanlı’ daki düzen bozukluğunu korkusuzca tenkit etmiştir. Pir Sultan Abdal da tıpkı Cambıl gibi halkı, gördüğü zulüm ve baskı nedeniyle Osmanlı Padişahı’ nakarşı isyana çağırmıştır. Sazı ve sözüyle isyancıları desteklemiştir. Ancak Cambıl, I. Dünya Savaşı sonrasında yıkılan Rus Çarlığı’ ndan kurtulurken, Anadolu ozanı Pir Sultan Abdal, Osmanlı Padişahı ile olan kavgasının bedelini hayatıyla ödemiştir.
Kazak akını Cambıl ile Anadolu ozanı Pir Sultan Abdal’ ın kişilikleri de birbirine benzer. Her iki ozan da inandıkları uğrunda her türlü zorluğa göğüs gererler. En zor durumlarda bile umutlarını yitirmez ve inançlarından taviz vermezler. Her ikisi de inandıklarını yılmaz bir şekilde dile getiren, korkusuz ve cesaretli halk ozanlarıdır. Karşılarındakinin kim olduğunu düşünmeksizin, korkusuzca inandıklarını her durumda ve her ortamda dile getiriler.
Farklı yüzyılda, farklı coğrafyalarda, birbirlerinden çok uzakta yaşasalar bile Kazak akını Cambıl ile Anadolu ozanı Pir Sultan Abdal’ ın birbirlerine benzediklerini aşağıdaki tabloda özet olarak gözlemlemek mümkündür.
37