EURASIAN EDUCATION №7-8 2016 | Page 38

¹7-8 (14) 2016 adını taşımaktadır. Ata, babasına karşı saygıyı her şeyin üstünde tutan Kazak halkı bu şekilde toplumsal hafızasında Cambıl Akın’ı yaşatmaya ve onun bıraktığı kültürel mirası kuşaktan kuşağa aktarmaya günümüzde de devam etmektedir. Türk halkları aynı kökten geldikleri gibi, onların gelenekleri de ortak bir kaynaktan doğar ve birbirine benzer. Bu bakımdan akınlık/âşıklık geleneği ya da aytıslar/aytışlar (atışmalar) Türk Dünyası’nın ortak kültürel hazinesi içinde önemli bir yere sahiptir. Türk Dünyası’nın pek çok yerinde varlığını koruduğu gibi, Kazak ve Kırgız halkında günümüzde de canlı bir şekilde yaşayan akınlık ve aytıs/ aytış geleneği, Anadolu’da da âşıklık geleneği ve âşık atışmaları olarak geçmişten günümüze taşınan ortak kültürel miraslarımızdandır. Coğrafyalar farklı olsa da gelenek değişmemiştir, Kazak ve Kırgız’ın dombırası ile kopuzunun yerini, Anadolu’da saz almıştır. Birbirlerinden uzak coğrafyalarda yaşayıp birbirlerini tanımasalar da Anadolu’nun âşıklarıve Türk Dünyası’nın akınları, mensubu olduğu halkın geleneklerinden beslenerek, halkın dili ve halkın zevkiyle şiirler söylemişler, yaşadıkları dönemde halkın sevgisini, saygısını kazanmışlardır. Birbirlerine uzak coğrafyalarda yaşasalar da Anadolu’nun bazı âşıkları ile Kazak akınları arasında benzerlikler vardır. Cambıl’ın üstadı Süyinbay ile Anadolu âşığı Seyranî arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. 19. yüzyılda Anadolu’da yaşayan “haşin ruhlu”, “sert dilli” halk âşığı Seyranî, Kazak bozkırlarından çıkan “ot avızdı”, “orak tildi” SüyinbayAronulı’yahem karakter özellikleri bakımından hem de sanat anlayışı bakımından büyük bir benzerlik göstermektedir. 20. yüzyılın Kazak akını Cambıl da üstadı Süyinbay’dan el aldığı için, genel itibariyle Âşık Seyranî’ye benzer. Ancak bununla birlikte her ne kadar Cambıl’dan çok önce yaşasa da Cambıl ile 16. yüzyılşairi Pir Sultan Abdal arasında da dikkat çekici bazı yakınlıklar mevcuttur. 16. yüzyıl ozanı olan Pir Sultan Abdal’ın hayatına dair kesin bilgiler mevcut değildir.İnançlı, tutarlı, namuslu ve yürekli bir kişiliğe sahip olan Pir Sultan Abdal, bu özellikleri sebebiyle halkın arasında sevilip sayıldığı için hakkında efsaneler söylenmiştir. Bu sebeple onun hayatına dair bilgiler genellikle efsanelerle karışmıştır. Onun asıl adı Haydar’dır (Gölpınarlı-Boratav 2010: 18). Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyündendir (Bezirci 2010: 54). Büyük bir ihtimalle Pir Sultan’ın ataları Horasan’dan Anadolu’ya göçmüş ve Sivas’a yerleşmişlerdir (Bezirci 2010: 58). Anadolu âşıklık geleneğinde sıkça rastlanıldığı gibi Pir Sultan Abdal’ın halk âşığı oluşu da rüya motifiyle ilişkilidir. Pir Sultan, çocukluğunda çobanlık yapar. Bir gün koyunları otlatırken kırda uyuyakalır. Düşünde ak sakallı bir ihtiyar ona bâde içirir. Ona, Pir Sultan adını vererek ününün her yana yayılması, sazının üstüne saz ve sözünün üstüne söz gelmemesi için hayır duada bulunur (Bezirci 2010: 59). Bu şekilde asıl adı Haydar olan Pir Sultan’ın âşıklık hayatı da başlamış olur. Pir Sultan’ın sanatı ve yaşamında inancının çok önemli bir yeri vardır. O, inandıkları uğrunda her türlü zorluğa göğüs gerer. Gözünü budaktan sakınmaz, en zor durumlarda bile umudunu yitirmez ve inancından asla geri dönmez.Pir Sultan, inandıklarını yılmaz bir şekilde dile getiren, cesaretli bir halk ozanıdır. Pir Sultan Abdal’ın aşağıdaki dörtlüğü onun bu özelliğini ortaya koymaktadır. Koyun beni Hak aşkına yanayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan (Bezirci 2010: 63) Pir Sultan Abdal, İran’a, İran Şahı’na yani o dönemin Safevî hanedanına büyük bir bağlılık gösterir (Gölpınarlı-Boratav 2010: 19). İnancı nedeniyle Osmanlı yönetimiyle de bir türlü uyuşamaz. Pir Sultan’ın yaşadığı dönemde sıradan halk yoksul, vergiler ağır, ekonomi ise bozuktur. Bu durum Anadolu’da bazı ayaklanmalara da yol açmaktadır. 1510-1530 yılları arasında çıkan ve güçlükle bastırılan Ş