Ýäåáèåòòàíó
Kırgızların Manas destanından parçalar yanında Doğu
edebiyatının örneklerinden olan Rüstem destanı, Köroğlu
ve Yusuf-Züleyha’yı da ezbere icra etmiştir. Üstadı
Süyinbay’danSuranşı Batır ile Ötegen Batır destanlarını
da öğrenmiştir. Cambıl, genç yaşlarda elinde dombırası,
avulları dolaşarak düğünlerde, değişik meclislerde
kahramanlık destanlarını icra edip zamanın ozanlarıyla
atışmalara girmiştir. Rus Çarlığı’nın çalkantılı son
dönemlerine şahitlik eden herkes gibi Ekim Devrimi’nden
sonra yaşanan tarihî siyasî sürece Cambıl da ümitle
bakmıştır. Ancak 1930’lu yıllara kadar Sovyet rejimi halk
ozanlarına karşı soğuk tavrını muhafaza etmiştir. Çünkü
halk ozanları genellikle dindar ve Rus karşıtı bir tavır
sergilemişlerdir. Ancak 1930’lu yıllardan itibaren Cambıl,
yeni rejimle uyuşarak, hem Kazak akınlık geleneğinin
ilerlemesini sağlamış hem de kendisi Sovyet devrinde
akınlık yeteneği ile büyük bir şöhret kazanmıştır. O, Sovyet
devrinde itibar gören bir Kazak halk ozanı olmayı
başarmış tır(Altınmakas 2014: 266).Onun Tuvgan Elim adlı
şiiri 1936 yılında yayımlanmış, daha sonra Rusçaya
çevrilerek Pravda gazetesinde yayınlanınca akının ünü
Kazakistan dışında da yayılmıştır (Togısbayev-
Suj ikova2009: 171). 1936 yılında Moskova’da
gerçekleştirilen Kazak Edebiyatı İle Sanatının On Günlüğü
etkinliğine katılmış ve sanatını ortaya koyarak dönemin
en önemli merkezi olan Moskova’da herkesin beğenisini
kazanmıştır. Cambıl, 1937 yılının sonunda Kazakistan’dan
Gürcistan’a giden heyete başkanlık yapmıştır. Yaşı doksanı
geçen, okuma yazma bilmeyen ihtiyar Kazak akını,
Gürcistan’da gerçekleştirilen toplantıya katılan herkesi
hayat enerjisiyle ve akınlık yeteneğiyle şaşırtmıştır. 1938
yılında akının sanatının 75. yılına özel bir kutlama da
yapılmıştır. Cambıl orada Lenin ödülü ile ödüllendirilmiştir
(Törekulov 1989: 243). Cambıl, hayattayken Kazak Sovyet
Cumhuriyeti’nin Devlet ödülüne de layık görülmüştür
(Togısbayev-Sujikova 2009: 171).
II. Dünya Savaşı yıllarında da Cambıl vatanına sanatıyla
hizmet etmiştir. Başta Rusça olmak üzere, Sovyetler Birliği
halklarının dillerine şiirleri çevrilmiştir (Törekulov1989:
243). Sovyet devrinde Alpamıs, Köroğlu, Kambar Batır,
Ötegen Batır, Suranşı Batır destanlarının varyantları bu
akının ağzından yazıya geçirilmiştir. Bunun yanı sıra
Cambıl’ın lirik, epik, didaktik mahiyette pek çok şiiri de
bulunmaktadır (Altınmakas 2014: 266; Togısbayev-
Sujikova 2009: 171).Cambıl’ın akınlarla atışmaları da
öğrencilerinin katkılarıyla yazıya geçirilmiştir. Bunlar
arasında Cambıl men Aykümis, Baktıbay men Cambıl,
Bölektin kızı men Cambıl, Cambıl men Sarı Akın,
Mayk öt pen Didarlasu v, Cambıld ın Şıb ılŞalg aAytk an ı,
Cambıl men Böltirik, Cambıl men Sarıbas,
KulmambetpenCambıl, Cambıl men Dospanbet, Cambıl
men Şaşuvbay atışmaları yer almaktadır (Törekulov1989:
242). Cambıl’ın atışmalarını genel olarak iki grupta
toplamak mümkündür. Bunlardan ilki gençliğindeki (17-
30 yaş aralığındaki), kızlar, gelinler ve delikanlılar ile yaptığı
atışmalar; ikincisi ise artık kendisinin de güçlü bir akın
olarak katıldığı, (30-70 yaş aralığındaki) döneminin
tanınmış ve başarılı akınlarıyla atıştığı atışmalardır
(Törekulov 1989: 242). Kazak halkının zengin sözlü halk
edebiyatı ürünlerini icra eden ve onların yazıya
geçirilmesinde önemli rol oynayan Cambıl, Kazak halk
edebiyatı tarihinde de önemli bir yere sahiptir.
Cambıl gençliğinden itibaren emek veren fakir halkın
dertlerini dile getirmiş, zenginleri, manaplarıii keskin diliyle
tenkit eden şiirler söylemiştir. Bu tarz şiirleri arasında
Şaltabayga, Kaliga, Kadirbaydıntöbeti, Akeme, Saran bay
men comartkedeyge, Şabdenge, Bayzakmoldagaşiirleri yer
almaktadır (Törekulov1989: 242).
Cambıl, Çarlık devrinde irticalen şiir söyleme geleneği
içinde yetişmiş ancak Sovyet devrinde bu yeteneği ile adeta
yeniden keşfedilmiş bir Kazak halk ozanıdır. Gençliğinden
itibaren o, Baktıbay, Sarı, Kulmambet, Sarbas,
Dosmagambet, Şaşuvbay gibi Yedisu ve Arka akınları ile
¹7-8 (14) 2016
sayısız atışmalar yapmıştır. Ancak bu atışmalar içinde en
meşhuru, Cambıl ile KulmambetAytısı’dır. Bu aytıs,
toplumsal bakımdan Cambıl’ınDevrim öncesinde elde ettiği
büyük bir kazanç olmuştur. Bu atışma için,
Cambıl’ınakınlık hünerini ortaya koyan ve onun şöhretinin
halk arasında yayılmasına vesile olan atışma denilebilir.
Söz konusu atışma 1881 yılında İle nehri kıyısındaki bir
panayırda gerçekleşmiştir. O tarihe kadar Kulmambet
kendini ispatlamış, Yedisu’nun pek çok akınını girdiği
atışmalarda yenmiş, yetenekli bir akın olduğu herkes
tarafından kabul görmüş bir akındır. Bu dönemde Cambıl
35, Kulmambet ise 44 yaşındadır. Cambıl yaşça da ondan
küçüktür. Cambıl ile Kulmambet arasında yaşanan bu
atışma da tıpkı üstadı Süyinbay ile Kırgız akını Katagan
arasında yaşanan atışmaya benzer. Bu atışmada
Kulmambet, zenginlerin, Cambıl ise fakirlerin tarafındadır.
Atışmada ezilenler ve ezenler karşı karşıya getirilmiştir,
zenginlerin, biylerin, bolısların, makam mevki sahibi
kişilerin, aristokrat zümrenin zalimlikleri tenkit edilmiştir.
Toplumsal eşitsizlik, halkın menfaatini dikkate almamak
gibi olumsuzluklar akın Cambıl’ın dilinden eleştirilmiştir
(Konıratbayev 1991: 284, 285).
Başlangıçta Kulmambet, Cambıl’ı küçük görmüş, onun
karşısında kibirlenmiştir. Kulmambet mensup olduğu kendi
boyunun zenginliğinden, asilliğinden söz açıp devamlı
bunlarla övünerek atışmaya başlamıştır. Atışma boyunca
kendi boyunun zenginlerini, bolıslarını, biylerini öven
Kulmambet’e karşı kendisi de fakirler arasından çıkan ve
fakir dostu olan Cambıl ise onun bu övündüğü
zenginliklerin tamamının fakir halkın alın teri olduğunu
atışmada dile getirerek atışma sonunda Kulmambet’i
yenerek atışmanın galibi olmuştur (Konıratbayev 1991:
285, 286). Bu atışma, Cambıl’ın hayat hikâyesine
bakıldığında onun toplumsal duyarlılığını göstermesi
bakımından büyük bir önem arz etmektedir.
Cambıl eserlerinde daima insanlığı, yiğitliği, adilliği ve
iyiliği terennüm etmiştir. Onun Kulmambet ile yaptığı
atışmadan Kazak halkının o dönemdeki yaşayışını,
zenginler ile fakirler arasındaki çatışmaları ve evrensel
insanî değerleri gözlemlemek mümkündür. Cambıl, söz
konusu atışmada zenginler ve fakirler arasındaki toplumsal
eşitsizliği çok net bir şekilde sanatıyla gözler önüne
sermiştir. Fakirlerin, gariban Kazak halkının tarafını tutarak
onların dertlerini dile getirdiği ve onların sözcüsü olduğu
için fakir taraftarı ve halkçı bir akın olarak tanınmıştır. Bu
atışmada üst sınıfın zorbalıklarını korkusuzca tenkit eden
Cambıl, zenginlerin yanında olan Kulmambet’i yendikten
sonra Yedisu’daki “birinci akın” olarak ünlenmiştir
(Sadırbayev 1989: 244).
Ulu Cüz’ünağasultanıTezek Töre karşısında “Bu kişi asil,
zengin, biy” diyerek asla boyun eğmeyen, eğilip
bükülmeyen üstadı Süyinbay gibi (Kınacı 2015: 99) Cambıl
da asla inandığı değerlerden ödün vermemiş, riyakârlık
yapmamış bir akındır. Söylediği her bir sözü üstadı
Süyinbay’ın sözleri gibi keskindir, onun sözleri kınından
çıkmış keskin bir kılıca benzer (Konıratbayev 1991: 286).
Kazak halkı arasında onun sözleri âdeta slogana
dönüşerek o, “Kazak halk şiirinin atası” olarak
adlandırılmıştır. Kazak halk şiirindeki irticalen söyleme
üslûbunun yönünü yeni bir tarafa yönlendirerek onun
içeriğini bütünüyle değiştirmiştir. Kazak yazarı ve şairi
SakenSeyfullin, Cambıl’ın eserlerine büyük bir kıymet
vererek “Cambıl’ınşiirleri, denizin derinliklerindeki inciler
gibidir. Onları toplayıp, halkın eline vermek, bizim her
birimizin insanlık vazifesidir.” demiştir (Togısbayev-
Sujikova 2009: 171).
Kazak halkının akınlık geleneğini kuşaktan kuşağa
aktararak ve aktarılmasına vesile olarak Kazak kültür
aktarıcısı konumunda olan Cambıl, hayattayken büyük bir
itibar gördüğü gibi, günümüzde de Kazak halkı tarafından
sevilip sayılmaktadır. Bu gün Kazakistan’da pek çok
yerleşim yeri onun adıyla anılmaktadır. Yalnızca köyler,
kasabalar, şehirler değil, günümüzde pek çok okul da onun
35