EURASIAN EDUCATION №3-4 2017 | Page 38

Literary criticism ¹3-4 (17) 2017 “Sonday-sonday jaratqan Jandar da ötken düniyeden. Men oylasam, ağalar, Bul düniyede kim qalar?” (EKB) (Böyle böyle yaratılan, Canlar da geçti dünyadan. Ben düşündüm de ağalar, Bu dünyada kim kalır?!) diye dile getirir. 4. Ecel Değişmez: Ecel mutlaktır, doğan bir gün ölür. Hayat içinde yer alan insanın kaderi kaçınılmaz olan ölümdür. İnsanoğlu, kaderini bilse de bunun ne zaman olacağını bilmez. Belki de bu bilinmezlik hayatı anlamlı kılan şeylerden biridir. Burada zaman karşısında insanın aczi ortaya çıkar. “Jigittikke quvanba, Ölip qalar kün bolar. Küni bitse jum jalğan, Kelip qalar kün bolar.” (EKB) (Yiğitliğe sevinme, Öleceğin gün gelir. Dünyada tanen bitince, Gideceğin gün gelir.) Akıt’a göre bu bilinmeyen son gelince insanın mekânı kabir olacaktır. “Ne başlangıç ne de son mutlaktır” görüşüne sahiptir (Bauman, 2000: 32). İnsan, ölüm karşısında çaresizdir. Sadece ah eder, ağlar. İnsanoğlu bu çaresizliği bilir, değiştiremeyecek olsa da tepki gösterir. Bu, bir tavır, insanî bir duruştur. “Nadandıqpen juvanba, Ğazap bolar kün bolar. Qılğan isiñ jaqpasa, Mazaq qılar kün bolar.” (EKB) (Cahillikle durdurma, Azap çekilecek gün gelir. Yaptığın işi beğenme, Alay edilecek gün gelir.) 5. Ölümsüzlük: Ölümsüzlük ve sonsuz olma duygusu her insanda vardır. Kimse ölmek istemez. Hâlbuki insan biyolojik olarak ölümlüdür. Bütün yollar bilinmeyene, ölüm denilen karanlık bir dünyaya çıkmaktadır. Bauman, ölümlülük olmadan ölümsüzlüğün, tarih, kültür ve insanlığın olamayacağını, ölümlülüğün olabilirliği yarattığını söyler (2000: 17–94). Sıradan bireyler bu dünyayı kabullenir, bırakıp gitmek