Literary criticism
¹3-4 (17) 2017
“Malım köp dep quvanba
Esep qılar kün bolar.
Qılğan isin qudayğa
Ğayan bolar kün bolar.” (EKB)
(Malım çok diye güvenme,
Hesap sorulacağı gün gelir.
Yaptığın işin Hüdâ'ya,
Âyân olacağı gün gelir.)
Dünyadaki malın mülkün öbür dünyaya bir faydası yoktur:
“Jalğanda az kün zeynet bolsa-dağı,
Adamğa payda qılmas bes tülik mal (A)
(Dünyada az bir zaman zinet olsa da,
İnsana fayda vermez bu mallar.)
Asıl fayda öbür dünyaya hazırlıklı olmak yanında yapılacak hayır ve hasenattan da gelecektir:
“Qayır men saxuvatıñ bolar payda,” (A)
“Jaranlar, aqıl-jastan, asıl-tastan,
Jan bergen soñ qulşılıq qıl ävel bastan”(A)
(Hayır ile hasenattan olur fayda).
(Yarenler, akıl yaştan, asil taştan,
Can vermeden önce kulluk et, ta baştan.)
Ölüm zalimdir. Ne zaman karşılaşacağımızı bilmediğimiz ölümden korkmamak mümkün değildir. Ölüm bu mısralarda
sarı rengin çağrıştırdığı bir yokluk korkusuyla ifade edilmektedir.
“Qızıl jüzge quvanba,
Solıp qalar kün bolar.”
(EKB)
(Nurlu yüzün ağarıp,
Solacağı gün gelir.)
Ölüm korkusu, yok olma korkusuna kaynaklık eder. Bunu bir yakınımızı kaybettiğimizde acı bir şekilde hissederiz.
Ölüm her insan için tek bir defa gerçekleşecektir. Aslında insanoğlunun ulaşacağı son nokta daha doğarken bellidir, o
zaman ölümden korkmak da kaçınılmaz olmaktadır.
Şair, öbür dünyaya hazır gitmemekten korkar. Bu korku ancak Yaradana bağlanarak yani ona sığınarak azaltılabilir.
Burada teslimiyetçi anlayışın hâkim olduğu görülür.
2. Teslimiyet: Akıt, din ve kadere olan inancı dolayısıyla teslimiyetçidir. Ölüme teslim olmaktan başka çare de yoktur.
Ölüm Allah’tandır. İnanan insan Allah’tan gelene katlanır.
“Ğazrayilge janıñdı,
(Azrâil'e canını ,
Dayar eter kün bolar
Hazırlayacağın gün gelir.
Sıyrat degen köpirden,
Sırat denen köprüden,
Aydap öter kün bolar.” (EKB)
Geçeceğin gün gelir.)
Bu can bize emanettir. Bir süreliğine tenimizi kendine yurt edinir, sonra da göçüp gider.
(Böyle böyle yaratılan
“Sonday-sonday jaratqan
Canlar da geçti dünyadan.
Jandar da ötken düniyeden.
Ben düşündüm de ağalar,
Men oylasam, ağalar,
Bu dünyada kim kalır?!)
Bul düniyede kim qalar?” (EKB)
Kaygılanmaya gerek yoktur. Nasıl Allah var edense yine O canımızı alacaktır.
3. Ölü ve Ölümle İlgili Tasvirler: Akıt, ölüm kelimesini çok kullanmaz. Bunun yerine bazı kelime ve deyimlerle ölümü
çağrıştırır. Şunlardır: “dünyanın kalacağı gün; ölecek gün; ayrılacak gün; sinek kadar canını almak; gazap olacak gün;
gücün gideceği gün; ecelin geleceği gün; sırattan geçecek gün; bitecek bahtına güvenmemek; yüzün solması; nurlu
yüzün ağarması; kuru kemiğin lahitte kalması; hesap günü; yapılan işlerin Hüda’ya ayan olacağı gün; dilin bağlanması;
malın kalacağı gün; dağın kalacağı gün; Azrail’in canı alması; soru sorulacak günün gelmesi; zamanın geçmesi; dünyada
kimsenin kalmaması”.
Dünya geçici bir mekândır, öyleyse ölüm mutlaka gelecektir. Hazırlanarak beklemek gerekir.
Ölüm, “insanın aklını başından alır”. Her kul dönüşü olmayan bu uğursuz ayrılığı yaşayacaktır. İnsanoğlu bu gerçeği
bilir, yaşar ama kabullenmekte zorlanır.
“Bitken baqqa quvanba,
Zaman keter kün bolar.
Mal men basqa quvanba,
Äli-aq öter kün bolar.” (EKB)
(Sonsuz bahta sevinme,
Zamanın gideceği gün gelir.
Malla bahta sevinme,
Her an gideceği gün gelir.)
Akıt, ölüm konusunu işlediği şiirlerinde teslimiyetçi ve kaderci bir bakış açısıyla “dünyanın geçiciliği ve ölümün mutlak
olduğu” fikrini ele almıştır. Dünyadaki her şey geçicidir. Yeryüzünde hiçbir şey kalmayacaktır.
“Tildimin dep quvanba,
Til baylanar kün bolar.
Üylimin dep quvanba,
Balañ qalar kün bolar.” (EKB) (Dilliyim deyip güvenme.
Dilin bağlanacağı gün gelir.
Evliyim diye güvenme,
Yavrunun kalacağı gün gelir.)
“Ğazrağıyl perişte,
Janıñdı alar kün bolar.
Jeke basın zıyratta,
Teniñ qalar kün bolar.” (EKB) (Azrâil adlı meleğin
Canını alacağı gün gelir.
Tek başına kabirde,
Kalacağın gün gelir.)
Fanilikten bakiliğe doğru çıkılan yolculukta insanoğlu sadece şaşkındır. Fakat canı acısa da bu kaçınılmaz yolculuğa
gitmek zorundadır.
“Oylap tursam ağalar,
Zaman öter kün bolar,
Patşamın dep oylasañ,
Süleymen de ötken düniyeden,”(EKB)
Ölüm yanı başımızdadır. Bir rüya, bir masal gibi insan
gerçeği:
(Düşünüp dursam ağalar,
Zamanın geçeceği gün gelir.
Padişahım diye düşünürsen,
Süleyman da geçmiş dünyadan.)
bir gün vardır, bir gün yok. Bir varmış, bir yokmuş... Akıt bu
35