¹2 (10) 2016
Azerbaycan / Bakü’de kurulmuştur. Daimi Sekreterliğin her
üye ülkede daimi temsilcileri (Ulusal Sekreterlikler)
bulunmaktadır.
SONUÇ
AB’nin ortak bir dış politika geliştirme konusundaki temel
sorunları, kuşku yok ki Orta Asya politikasında da kendini
göstermektedir. Yani AB’nin kurumsallaşmış ve etkin bir Orta
Asya politikasından söz etmek mümkün değildir. Orta Asya
ülkelerinin bağımsızlıklarını ilan etmelerinden hemen sonra
bu ülkelerle Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları yapan AB,
aralarında Orta Asya ülkelerinin de bulunduğu Bağımsız
Devletler Topluluğu üyesi ülkelere yönelik olarak başlattığı
TACIS programı ile bölgede etkin olmaya çalışmıştır. AB’nin
yirmi yıllık süreçte Orta Asya konusunda en kapsamlı
çalışması, 2007’de yapılan “AB ve Orta Asya: Yeni Ortaklık
Stratejisi olmuştur. AB’nin Orta Asya politikası, başından
beri hem bölge, hem de bölge üyesi ülke ile doğrudan
çalışmalar yapmak şeklinde iki farklı düzeyde
gerçekleşmiştir. Ancak AB’nin bir yumuşak güç refleksi ile
politika üretmeye çalıştığı Orta Asya’da, diğer küresel ve
bölgesel güçlere göre oldukça etkisiz kaldığı da bir gerçektir.
AB’nin Orta Asya politikalarında asıl büyük “sorunu” ise,
kurum olarak benimsediği ilke ve değerleri politikasının hem
hedefi, hem de koşulları olarak tanımlamasıdır. AB-Orta
Asya ilişkilerinde Kazakistan’ın ön plana çıktığı bilinmektedir.
Bölgede Kazakistan’ın ekonomik gücü ve yer altı-üstü
kaynakları itibari ile özel bir öneme haiz olduğu da ayrı bir
gerçektir. Tek başına diğer Orta Asya ülkelerinin
tamamından daha fazla ticaret hacmine sahip olan
Kazakistan’ın, AB’nin toplam ticaretindeki payı % 0.7
düzeyindedir. Yani ülke AB’nin en önemli ticaret ortakları
sıralamasında 30. sırada yer almaktadır. AB ise, 2006
rakamlarına göre, Kazakistan’ın, Rusya ve Çin’in önünde
birinci sıradaki ticaret ortağıdır ve Kazakistan’ın toplam
ticaretinde AB ile ticaretinin payı %36.1’dir. Bu durum, bölge
politikalarında Kazakistan’ın ön plana çıkmasında, hatta
bazı AB üyesi ülkelerin sadece Kazakisan ile çalışmasında
etkili olmaktadır. AGİT Zirvesine ev sahipliği yapmak gibi
büyük bir prestije de sahip olan Kazakistan, siyasi açıdan
da AB için önemlidir. Kazakistan’ın çok yönlü dış politikası
bütün bölge için önemli bir örnek teşkil etmektedir.
11 Eylül 2001 saldırıları AB-Orta Asya ilişkilerini de
derinden etkilemiştir. 11 Eylül öncesinde bölgeye demokrasi,
History
insan hakları, sivil toplum, liberal ekonomi vb. değerlerin
taşınması ve ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönünde
projeler üreten AB’nin, 11 Eylül sonrasında “uluslararası
terörizm”i engellemesi konusunu ön plana çıkardığını
görmekteyiz. Hatta yardımların verilmesi ile bu alanda
gösterilecek performans arasında doğrudan bağ
kurulmuştur. 11 Eylül’ün asıl büyük etkisi ise, ABD başta
olmak üzere bölgeye doğrudan müdahalede bulunmak
isteyen güçlerin artmasıdır denilebilir. AB’nin Orta Asya
politikasının bir başka önemli alanı ise, 2006 yılında Rusya
ile Ukrayna arasında yaşanan doğal gaz krizi ile ön plana
çıkan enerji arzı güvenliğidir. Petrol ve doğal gaz ihtiyacının
% 70’inden fazlasını dışarıdan karşılamak zorunda olan AB,
kendisi dışında gelişebilecek çatışmalar nedeni ile ciddi
sorunlar yaşayabileceğini görmek zorunda kalmıştır.
Ukrayna tecrübesinden ve Rusya Federasyonu’nun
tehditvarî tutumundan son derece rahatsız olan, daha da
önemlisi bu ülkeye yönelik güveni sarsılan AB için bugün
en önde gelen hedef, Rusya Federasyonu’nun Orta Asya
ve Kafkaslarda diğer petrol ve doğalgaz sahibi ülkeler
üzerindeki hegemonyasını azaltmaya çalışmak olmuştur.
Alman Dışişleri Bakanı Steinmayer’in “Orta Asya konumu
itibariyle Rusya ve Çin sınırında yer alıyorsa da, bölgenin
her iki büyük komşunun tekeline girmesi arzu
edilmemektedir” sözleri, yeni AB politikasının özüne işaret
etmektedir.Bu durum AB’nin öncülüğünde NABUCCO,
TRACECA, INOGATE proj elerin üretilmesinde etkili
olmuştur.
AB’nin Orta Asya politikasında bu güne kadar ön planda
tuttuğu ve genelde “etkin” olmayı “ilkeli” olmaya tercih ettiği
(ya da etmek zorunda kaldığı) Orta Asya politikasının dengeli
ve özellikle de bölgenin içindeki farklılıkları da gözeterek
yeniden yapılandırılması için, Birliğin kendi içinde evrilm esi
gerekmektedir. Yani “yeteneksizlik” ya da “kapasitesizlikten”
değil, “sadık kalınan değerler” üzerinde kararlı bir politik
tercih son derece önemlidir ve ancak gerekli donanımla
mümkün olacaktır. İlkelerini araçları ile donatarak ortak bir
dış politika üreteme yeteneğini ve kapasitesini geliştirecek
bir AB, bugün bazı bölgelerde fantezi gibi görünen birey/
toplum merkezli evrensel değerlerin yerleşmesine büyük
katkıda bulunabilir. Bu hedefler konusunda ilerlemelerin
kaydedilmesi, kuşku yok ki öncelikle Orta Asya toplumlarına
katkı sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
1. ÇAYHAN, Esra, “The European Union’s Central Asia Strategy”, Bilig, Sayı: 26-Yaz, 2003, s.11-43.http://bilig.yesevi.net/
2. Götz, Roland. “Russland als Energieversorger Europas und Deutschlands”. WeltTrends. Mai/Juni 2009. s. 33-43,
2009 a.
3. KARLUK, Sadık Rıdvan [2009] “Küreselleşen Dünyada Avrupa Birliği’nin Orta Asya Ülkeleri ile Olan İlişkileri ve
Bölgeye Yönelik Stratejisi”, 2009, (http://bildiri.anadolu.edu.tr/ papers/bildirimakale/ 1073_b220p82.doc)
4. Kastner, Antje. “Russland: Begunstigung autoritarer Tendenzen im postsowjetischen Raum”. Deutsches Institut fur
Entwicklungspolitik. Analysen und Stellungnahmen No 2. 2010.
5. Kuhn, Florian P. Afghanistan als sicherheitspolitischer Prufstein. Liberales Paradigma und Statebuilding in Afghani-
stan, Wiesbaden: VS Verlag, 2010.s.321
6. Leinen, Jo. gEnergieaussenpolitik fur Europa h. Zeitschrift fur AuƒÀen- und Sicherheitspolitik. No 2 , 2009 s. 427-
436
7. UNODC World Drug Report 2010, United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC), New York: United Nations,
2010
8. Warkotsch, Alexander. Die Zentralasienpolitik der Europaischen Union, Interessen, Strukturen und Reformoptionen,
Frankfurt/M: Peter Lang, 2006.
12