EURASIAN EDUCATION №2 2016 | Page 14

¹2 (10) 2016 Azerbaycan / Bakü’de kurulmuştur. Daimi Sekreterliğin her üye ülkede daimi temsilcileri (Ulusal Sekreterlikler) bulunmaktadır. SONUÇ AB’nin ortak bir dış politika geliştirme konusundaki temel sorunları, kuşku yok ki Orta Asya politikasında da kendini göstermektedir. Yani AB’nin kurumsallaşmış ve etkin bir Orta Asya politikasından söz etmek mümkün değildir. Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını ilan etmelerinden hemen sonra bu ülkelerle Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları yapan AB, aralarında Orta Asya ülkelerinin de bulunduğu Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelere yönelik olarak başlattığı TACIS programı ile bölgede etkin olmaya çalışmıştır. AB’nin yirmi yıllık süreçte Orta Asya konusunda en kapsamlı çalışması, 2007’de yapılan “AB ve Orta Asya: Yeni Ortaklık Stratejisi olmuştur. AB’nin Orta Asya politikası, başından beri hem bölge, hem de bölge üyesi ülke ile doğrudan çalışmalar yapmak şeklinde iki farklı düzeyde gerçekleşmiştir. Ancak AB’nin bir yumuşak güç refleksi ile politika üretmeye çalıştığı Orta Asya’da, diğer küresel ve bölgesel güçlere göre oldukça etkisiz kaldığı da bir gerçektir. AB’nin Orta Asya politikalarında asıl büyük “sorunu” ise, kurum olarak benimsediği ilke ve değerleri politikasının hem hedefi, hem de koşulları olarak tanımlamasıdır. AB-Orta Asya ilişkilerinde Kazakistan’ın ön plana çıktığı bilinmektedir. Bölgede Kazakistan’ın ekonomik gücü ve yer altı-üstü kaynakları itibari ile özel bir öneme haiz olduğu da ayrı bir gerçektir. Tek başına diğer Orta Asya ülkelerinin tamamından daha fazla ticaret hacmine sahip olan Kazakistan’ın, AB’nin toplam ticaretindeki payı % 0.7 düzeyindedir. Yani ülke AB’nin en önemli ticaret ortakları sıralamasında 30. sırada yer almaktadır. AB ise, 2006 rakamlarına göre, Kazakistan’ın, Rusya ve Çin’in önünde birinci sıradaki ticaret ortağıdır ve Kazakistan’ın toplam ticaretinde AB ile ticaretinin payı %36.1’dir. Bu durum, bölge politikalarında Kazakistan’ın ön plana çıkmasında, hatta bazı AB üyesi ülkelerin sadece Kazakisan ile çalışmasında etkili olmaktadır. AGİT Zirvesine ev sahipliği yapmak gibi büyük bir prestije de sahip olan Kazakistan, siyasi açıdan da AB için önemlidir. Kazakistan’ın çok yönlü dış politikası bütün bölge için önemli bir örnek teşkil etmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları AB-Orta Asya ilişkilerini de derinden etkilemiştir. 11 Eylül öncesinde bölgeye demokrasi, History insan hakları, sivil toplum, liberal ekonomi vb. değerlerin taşınması ve ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönünde projeler üreten AB’nin, 11 Eylül sonrasında “uluslararası terörizm”i engellemesi konusunu ön plana çıkardığını görmekteyiz. Hatta yardımların verilmesi ile bu alanda gösterilecek performans arasında doğrudan bağ kurulmuştur. 11 Eylül’ün asıl büyük etkisi ise, ABD başta olmak üzere bölgeye doğrudan müdahalede bulunmak isteyen güçlerin artmasıdır denilebilir. AB’nin Orta Asya politikasının bir başka önemli alanı ise, 2006 yılında Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğal gaz krizi ile ön plana çıkan enerji arzı güvenliğidir. Petrol ve doğal gaz ihtiyacının % 70’inden fazlasını dışarıdan karşılamak zorunda olan AB, kendisi dışında gelişebilecek çatışmalar nedeni ile ciddi sorunlar yaşayabileceğini görmek zorunda kalmıştır. Ukrayna tecrübesinden ve Rusya Federasyonu’nun tehditvarî tutumundan son derece rahatsız olan, daha da önemlisi bu ülkeye yönelik güveni sarsılan AB için bugün en önde gelen hedef, Rusya Federasyonu’nun Orta Asya ve Kafkaslarda diğer petrol ve doğalgaz sahibi ülkeler üzerindeki hegemonyasını azaltmaya çalışmak olmuştur. Alman Dışişleri Bakanı Steinmayer’in “Orta Asya konumu itibariyle Rusya ve Çin sınırında yer alıyorsa da, bölgenin her iki büyük komşunun tekeline girmesi arzu edilmemektedir” sözleri, yeni AB politikasının özüne işaret etmektedir.Bu durum AB’nin öncülüğünde NABUCCO, TRACECA, INOGATE proj elerin üretilmesinde etkili olmuştur. AB’nin Orta Asya politikasında bu güne kadar ön planda tuttuğu ve genelde “etkin” olmayı “ilkeli” olmaya tercih ettiği (ya da etmek zorunda kaldığı) Orta Asya politikasının dengeli ve özellikle de bölgenin içindeki farklılıkları da gözeterek yeniden yapılandırılması için, Birliğin kendi içinde evrilm esi gerekmektedir. Yani “yeteneksizlik” ya da “kapasitesizlikten” değil, “sadık kalınan değerler” üzerinde kararlı bir politik tercih son derece önemlidir ve ancak gerekli donanımla mümkün olacaktır. İlkelerini araçları ile donatarak ortak bir dış politika üreteme yeteneğini ve kapasitesini geliştirecek bir AB, bugün bazı bölgelerde fantezi gibi görünen birey/ toplum merkezli evrensel değerlerin yerleşmesine büyük katkıda bulunabilir. Bu hedefler konusunda ilerlemelerin kaydedilmesi, kuşku yok ki öncelikle Orta Asya toplumlarına katkı sağlayacaktır. KAYNAKÇA 1. ÇAYHAN, Esra, “The European Union’s Central Asia Strategy”, Bilig, Sayı: 26-Yaz, 2003, s.11-43.http://bilig.yesevi.net/ 2. Götz, Roland. “Russland als Energieversorger Europas und Deutschlands”. WeltTrends. Mai/Juni 2009. s. 33-43, 2009 a. 3. KARLUK, Sadık Rıdvan [2009] “Küreselleşen Dünyada Avrupa Birliği’nin Orta Asya Ülkeleri ile Olan İlişkileri ve Bölgeye Yönelik Stratejisi”, 2009, (http://bildiri.anadolu.edu.tr/ papers/bildirimakale/ 1073_b220p82.doc) 4. Kastner, Antje. “Russland: Begunstigung autoritarer Tendenzen im postsowjetischen Raum”. Deutsches Institut fur Entwicklungspolitik. Analysen und Stellungnahmen No 2. 2010. 5. Kuhn, Florian P. Afghanistan als sicherheitspolitischer Prufstein. Liberales Paradigma und Statebuilding in Afghani- stan, Wiesbaden: VS Verlag, 2010.s.321 6. Leinen, Jo. gEnergieaussenpolitik fur Europa h. Zeitschrift fur AuƒÀen- und Sicherheitspolitik. No 2 , 2009 s. 427- 436 7. UNODC World Drug Report 2010, United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC), New York: United Nations, 2010 8. Warkotsch, Alexander. Die Zentralasienpolitik der Europaischen Union, Interessen, Strukturen und Reformoptionen, Frankfurt/M: Peter Lang, 2006. 12