History
¹2 (10) 2016
Мақалада халықаралық саяси және экономикалық
бірлестік Еуропа одағының Орталық Азия
мемлекеттері арасындағы байланыстарына шолу
жасалып, TACIS NABUCCO, TRACECA жобаларының
мақсаттары
мен
негізгі
қызметтері
қарастырылған.
В данной статье сделан обзор, международного
пол итико-экономического объединения Ассоциации
Евросоюза в государствах Центральной Азии. А
также отдельно остановились на целях и основных
функциях проектов ТACIS, NABUCCO, TRACECA.
GÜRKAN KANAT
Dokuz Eylül Üniversitesi
Avrupa Birliği A.B.D.
Tezli Yüksek Lisans
Öğrencisi
AKMARAL
OSPANOVA
Dokuz Eylül Üniversitesi
Karşılaştırmalı Tarih
Doktora Öğrencisi
This article provides an overview of international po-
litical communication and economic association between
the European Union and Central Asian countries. The
main accent is given to the investigations on objectives
and basic functions of TACIS, NABUCCO, TRACECA
projects.
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ORTA ASYA
POLİTİKASI
GİRİŞ
Orta Asya ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıkları 90’lı
yılların başından itibaren, 11 Eylül 2001 saldırılarına kadar
uluslararası basında çok bahsedilen bir coğrafya değildi.
Bu yıllarda bölge ülkeleri, “nation building” (ulus inşası)
bağlamında Sovyet koloniyal mirasından kurtulma süreci
içindeydi. Nitekim AB’nin de, 90’lı yıllarda atom silahlarına
sahip olması dolayısıyla daha ziyade Kazakistan’a ilgi
gösterdiği, diğer Orta Asya ülkeleri ile ise zayıf bir ilişki içinde
olduğu gözlemlenmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları
ardından, Batılı devletlerin Amerika’nın yanında Afganistan’a
Operation Enduring Freedom (Sürekli Özgürlük
Operasyonu) adlı askeri müdahalede bulunmaları ve
ardından Kırgızistan ve Özbekistan’da ISAF (International
Security Assistance Force – Uluslararası Güvenlik Yardım
Kuvveti ) çerçevesinde askeri üs kurmaları, Orta Asya’yı
uluslararası politikada önemli bir stratejik konuma getirirken,
güvenlik politikaları açısından da AB’nin ilgi alanına
sokmuştur.
AB’nin Orta Asya’ya yönelik politikalarının genel
çerçevesini, Almanya’nın 2007’nin ilk yarısındaki AB dönem
başkanlığında hazırlanan ve Avrupa Konseyi’nin Temmuz
2007’de kabul ettiği ‘Orta Asya ile Yeni Bir Ortaklık İçin
Strateji’ adlı belge çizmektedir. 2007-2013 yılları arası 750
Milyon Avroluk proje ödeneği öngören ortaklık stratejisi ile
AB’nin, bölgede aktif rol oynayacağı tescil edilmiştir.
Ekonomik ve güvenlik hedeflerinin ön planda tutulduğu
belgede, öncelikli olarak AB’nin bölgede varlığının
kuvvetlendirilmesi, Birliğin ilgili programlarının daha iyi
koordine edilmesi amaçlanmaktadır.
Orta Asya Avrupa Birliği için önemlidir. Çünkü Orta Asya;
Süper güç Rusya, yükselen güçler Çin ve Hindistan’ın
yanında Afganistan ve Pakistan gibi stratejik önemi haiz
ülkelerle komşudur. Orta Asya, Hazar havzası ile birlikte,
Ortadoğu'nun ardından en zengin enerji kaynaklarına sahip
olmakla birlikte Doğu ve Batı’yı bağlayabilecek köprü
konumundan dolayı güzergah rekabeti açısında da
önemlidir. Dünya hakimiyeti için bölgeye odaklanan ‘kara
hakimiyeti’ gibi jeopolitik teoriler de bölgenin coğrafi önemini
ortaya koymuştur. Belki de son olarak şunu da ifade etmek
gerekir ki Orta Asya; Hazar enerj i kaynakları, nüfus
yoğunluğunun az oluşu ve stratejik hammadde kaynaklarına
sahip olması bakımından önemlidir.
AB’nin Orta Asya politikaları, tipik bir “yumuşak güç”
yaklaşımı üzerine bina edilmektedir. AB için Orta Asya’nın
istikrarsızlaşmaması ve enerji arzı konusunda güvenliğin
8
sağlanması, yani “istikrar ve güvenlik”, demokrasi, insan
hakları, hukuk devleti, sivil toplum gibi değerlerin bölgede
yer etmesi, temel ve hatta “yeterli” ilkelerdir.
Bu anlamda AB bölgede yönetimler için rahatsız edici olsa
da toplum için “sempatik” ancak “yeteneksiz” bir güç olarak
algılanmaktadır. Ancak üye ülkelerin farklı politikaları olsa
da AB’nin hem doğasından ve sorunlu yapısından
kaynaklanan dış politika tavrı, Orta Asya için bir şans olarak
da nitelenebilir. AB’nin ısrarla ön planda tuttuğu “ideal ve
değerlere” sadık kalması da son derece değerli bir dış
politika pratiğidir ve önemsenmelidir. AB’nin bölge
yönetimlerini çoğunlukla rahatsız eden, içişlerine müdahale
olarak nitelenen hatta bazen ilişkilerin kopmasına neden
olan bu ilke-değer temelli politikasından kısa vadede sonuç
alması beklenemez. Ancak bu tavrın korunmasının uzun
vadede demokratik altyapının hazırlanmasında önemli katkı
sağlayacağı bir gerçektir. AB dışındaki güçlerin değerlerden
büyük ölçüde arınmış jeostratejik-jeoekonomik çıkarlar
çerçevesinde yürüttükleri politikaların başarısının, orta ve
uzun vadede bölge insanına nasıl bir bedele dönüşeceğinin
de sorgulanması gerekir. Yani AB’nin bölgedeki politikalarda
göreli “başarısızlığı” ve “pasifliği” her zaman bir zaafa işaret
etmeyebilir.
1 Avrupa Birliği’nin Orta Asya’ya Yönelik Enerji
Politikaları
Avrupa ‘ilk çekirdeğini 1951’deki Avrupa Kömür ve Çelik
Birliği
ve 1957’deki
EURATOM-Antlaşması’nın
oluşturduğunu düşünürsek, Birliğin temelinin enerj i
sorununun giderilmesi ile başladığını ileri sürebiliriz. Amerika
ve Asya’da ulusal enerji politikası dış politika ve güvenlik
politikasının bir alanı olarak algılanırken, AB’de bu durum
uzunca bir süre serbest piyasa mekanizmasının bir parçası
olarak görülmüştür. Ancak 90’lı yılların ortalarından itibaren
Avrupa Komisyonu’nun enerji güvenliği meselesini üye
devletler nezdinde tartışma konusu olarak gündeme
getirdiğini görmekteyiz. AB’de asıl stratejik dönüşüm.
2006 yılının başında, Rusya ve Ukrayna arasındaki
doğalgaz sevkiyatı konusundaki anlaşmazlıktan sonra
yaşanmıştır. Aynı anlaşmazlık kısa bir süre sonra Rusya-
Gürcistan arasında da cereyan etmiştir. Her iki olay, AB
nezdinde Rusyanın güvenilirliğini sorgulanır hale getirmiştir.
Rusya’nın enerji kaynaklarını bu şekilde dış politik baskı
unsuru
olarak
kullanması,
enerji
piyasasını
liberalleştirmemesi, Avrupalı enerji firmalarının ve bunlara
ait altyapı tesisleri (boru hattı, rafineri, gaz dolum ve
pompalama tesisleri vb.) hisselerinin sistematik bir şekilde