EURASIAN EDUCATION №1 2015 | Page 27

20 years of the APK ¹ 1 ( 1 ) 2015
/ Türk dili ” gibi adlarla anılmaktaydı . Kaşgarlı Mahmud , bütün Türk boylarının lehçelerini de incelediği muhteşem sözlüğüne “ Dîvânü Lügati ’ t-Türk ” adını vermiştir . Tarihî dönemlerdeki eserlerin çoğunda “ Türkî ” kelimesi kullanılır . Ali Şir Nevâî de Türkçe için “ Türkçe , Türkî , Türk tili ” terimlerini kullanır . Osmanlı sahasında da aynı terimler kullanılmıştır . Kıpçaklar 15 . yüzyılda kendi dillerine “ Türkî ”, Türkiye ’ dekilerin diline ise “ Türkmence ” demişlerdir . Şimdi Kazak , Kırgız , Nogay ve Tatar gibi Kıpçak boylarından olanlar kendi dillerine Kazakça , Kırgızca , Nogayca , Tatarca diyor , Türkiye ’ dekilerin diline Türkçe diyorlar ( Ercilasun , 2007 : 3 ).
Bütün bu gelişmeleri anlayabilmek için önce tarihî sürece kısaca bakmak v e neler yapmamız gerektiğini bundan sonra dile getirmek daha yararlı olacaktır . 19 . yüzyıl sonları ve 20 . yüzyıl başlarında Türk dünyası için iki yazı dili mevcuttu . Biri batıda kullanılan “ Oğuz ya da Batı Türkçesi yazı dili ” diğeri de doğuda kullanılan “ Çağatay / Doğu Türkçesi yazı dili ” idi . Bahsettiğimiz tarihlerde misyoner ve oryantalist olan İlminski ’ nin hazırladığı projeyle Kazan ’ da okuyan Kazak ve Tatar aydınları Doğu Türkçesi yazı dilini bırakıp kendi konuşma dilleriyle eserler yazmaya başladılar . Ostroumov ’ un yönetiminde yapılan düzenlemelerle ve Çarlık idaresi tarafından çıkarılan “ Türkistan Vilayetinin Gazetesi ” yoluyla “ Sart dili ” adıyla günümüz Özbek Türkçesinin , “ Dala Vilayeti Gazetesi ” ile de Kazak Türkçesinin temelleri atıldı . Bu yıllarda farklı düşünen ve bütün Türklerin İstanbul ağzına dayanan ortak bir yazı dili oluşturmasını isteyen İsmail Gaspıralı görüşlerini “ Dilde , fikirde , işte birlik ” ülküsüyle ortaya koymuştur . Bu görüşlerini de “ Tercüman ” gazetesinde Kırım ’ da dile getirmiştir . Bu gazete o dönemlerde İstanbul , Kazan ve Kaşgar ’ da okunan ve anlaşılan bir gazetedir . Gaspıralı , İlminski tarafından “ jurnalci ” olarak suçlanır ; gazetedeki içeriğin Avrupaî , dilin de Osmanlı Türkçesi olduğu ifade edilir . 1918 ’ de kısa süreli özgür bir devlet kuran Azerbaycan Cumhuriyeti yazı dili olarak İstanbul Türkçesini benimser . 1925 yılına kadar bu şekilde devam eden durum , idari baskılarla Rusya Türklerinin kendi iradeleriyle karar vermelerini engeller ve kurultaylarda alınan kararlarla yeni birçok edebî diller belirlenir . Bugün neler yapabileceğimizi bilmek için bu tarihî dönemleri de bilmek gerekir .
Bugün ise Türk dünyasında Azerbaycan , Türkmen , Özbek , Uygur , Kazak , Başkurt , Kırgız ve Tatar edebiyatları çok gelişmiş , söz v arlıkları da zenginleşmiştir . Bu , aynı zamanda Türk dünyasının da zenginliğidir . ( Ercilasun , 2007 : 4 )
Diğer bir konu da Türk topluluklarının ortak Türkçe olarak hangisini kullanabileceği konusudur . Yabancı dil konusunu kısaca şöyle özetleyebiliriz : Türkiye Türklerinin yabancı dili çok az Almanca ve Fransızca ; daha çok da İngilizcedir . Eski Sovyetler Birliği ’ ndeki Türk halklarının yabancı dili Rusçadır . İran ’ daki 20 milyonun üzerindeki Azerbaycan Türkünün yabancı dili Farsçadır . Irak ve Suriye ’ dekiler için bu yabancı dil Arapça , Yunanistan ’ dakiler için Yunanca , Bulgaristan ’ dakiler için Bulgarca , Romanya ’ daki Oğuz ve Tatar Türkleri için Romence , Makedonya ’ dakiler için
Makedonca ve Sırpça , Kosova ’ dakiler için Sırpçadır .
O zaman burada Türk dünyasındaki iletişim ve entegrasyonu sağlamanın yollarını konuşmak gereklidir . Bu konuda öncelikle Prof . Dr . Ahmet Bican
“ 1989 nüfus sayımına göre Sovyetler Birliginde Türk edebî dillerinden herhangi birini kullananların sayısı söyle idi .
Ahıska Türkleri
207 369
Kırım Tatarları
268 739
Gagavuzlar
197 164
Nogaylar
75 564
Azerbaycan Türkleri
6 791 106
Karaçaylar
156 140
Türkmenler
2 718 297
Malkarlar
88 771
Özbekler
16 686 240
Kumuklar
282 178
Uygurlar
262 199
Altaylılar
71 317
Kazaklar
8 137 878
Hakaslar
81 428
Karakalpaklar
423 436
Tuvalılar
206 924
Kırgızlar
2 530 998
Çuvaslar
1 839 228
Tatarlar
6 645 588
Sahalar
382 255
Baskurtlar
1 449 462
Toplam : 49 502 281
Ercilasun ’ un verdiği bazı sayısal değerlere bakmak faydalı olacaktır . Ercilasun , şu sayısal bilgileri veriyor :
Bu rakamı yuvarlak hesapla 50 milyon kabul edersek ve her yıl % 2 , yani yılda bir milyon artışla 1989 ’ dan bugüne geçen 18 yılda 18 milyon artarak bu nüfusun 68 milyona ulaştığını söyleyebiliriz . Bunların tamamının Rusça bildiğini düşünürsek Türk dünyasında Rusça bilenlerin sayısının 68 milyon olduğunu ve kendi aralarında Rusça ile iletişim kurduklarını söyleyebiliriz . Şimdi bir de eski Sovyetler Birliği ’ nin dışında kalan , yani Rusça bilmeyen Türklerin sayısına bakalım . Aşağıdaki rakamları yaklaşık olarak ve yuvarlak hesapla veriyorum :
Türkiye
72 000 000
Güney Azerbaycan
25 000 000
Irak
2 500 000
Künbed ve Horasan ( Iran )
1 000 000
Suriye
200 000
Afganistan
2 500 000
KKTC
200 000
Uygur ( Çin )
15 000 000
Yunanistan
150 000
Kazak ( Çin )
1 000 000
Bulgaristan
1 100 000
Kırgız ( Çin )
150 000
Makedonya
80 000
Kırım Tatarı ( Romanya )
30 000
Kosova
25 000
Romanya Türkleri
40 000
Avrupa , ABD vd .
4 500 000
Toplam : 125 475 000
Eski Sovyetler Birliği topraklarının dışında kalan Türklerin toplam sayısı yuvarlak olarak 125,5 milyondur ve bunlar Rusça bilmiyor . 125,5 milyona Rusça bilen 68 milyonu eklersek Türk dünyasının bugünkü toplam nüfusu yaklaşık olarak 193,5 milyon eder . Bu nüfusun 125,5 milyonu , yani % 65 ’ i Rusça bilmiyor ; 68 milyonu , yani % 35 ’ i Rusça biliyor . Demek ki aşağı yukarı Türk dünyasının ancak üçte birinde Rusça ortak iletişim dilidir .” ( Ercilasun , 2007 : 5 – 7 )
Ercilasun , bu belirlemeden sonra “ Acaba toplam nüfusun ne kadarında Türkiye Türkçesi ortak iletişim dili olarak kullanılabilir durumdadır ?” sorusunu sorar . Cevap olarak da Türk dünyası nüfusundan % 68 ’ i için Türkiye Türkçesinin ortak iletişim dili olduğunu , Rusçayı ortak iletişim dili olarak kullananların sayısının % 35 olduğunu ifade eder . Tekrar sorar : “ Yüzde % 65 ’ e Rusça öğretmek mi ? % 35 ’ ye Türkiye Türkçesi öğretmek mi ?” 15 yıldır devam eden süreçte Türk Cumhuriyetlerinde Rusça öğrenenlerin sayısının azaldığını , Türkiye Türkçesi öğrenenlerin sayısının arttığını da göz önünde bulundurmak gereklidir . Bütün bunlara Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesinde , Türkiye-Kazakistan Hoca Ahmet Yesev i Üniversitesinde , Türkiye Milli Eğitim Bakanlığının ve bazı özel kuruluşların Türk cumhuriyetlerinde açtığı
25