38
Ermenistan Rehberi
Ermenice Memleketimin Dillerinden Biriydi
Mehmet Fatih USLU, Akademisyen
2014 senesinin yazını araştırma yapmak için Eri-
van’da geçirdim. Osmanlı Ermenilerinin büyük
ve kimseye benzemeyen yazarı Zabel Yesayan’ın
biyografisini yazmak hülyasındaydım.
Yesayan, 1878 yılında Üsküdar’da başlayan fır-
tınalı yaşamına, Paris başta olmak üzere farklı
kentlerde devam etmiş, hayatının son yıllarında
yeni bir memleket bulmak ümidiyle Erivan’a ta-
şınmış ve 1940’ların hemen başında Stalin kı-
yımlarının neticesinde hayatını kaybetmişti. Er-
menistan’da hem yazarın el yazmalarına, hem
de o güne kadar elime geçmeyen bazı kaynakla-
ra ulaşma şansım olacaktı.
Erivan’da geçirdiğim tatlı yaz işte bu umutlarla
başladı. Hemen kent merkezinde, Opera’nın çok
yakınında ve konservatuarın arkasında bulunan
Byron Sokağı’nda üç aylığına bir apartman da-
iresi kiraladım. Sahibi yaşlı bir mimar hanımdı.
Daire oldukça eski ve bakımsızdı ama tıpkı sa-
hibi gibi bana sevimli gelmişti. Üstüne evde şa-
şırtıcı zenginlikte, çok dilli bir mimari ve sanat
kitaplığı vardı. Evin bîtaplığında ve mimar hanı-
mın asil yaşlılığında Sovyet tecrübesinin izlerini
görmüştüm. Sanırım kenti okumaya bu izlerden
başladım.
38
Araştırmam boyunca üç önemli mekân arasında me-
kik dokudum. Zabel Yesayan’ın el yazmaları, harika
bir müze olan Çarents Edebiyat ve Sanat Müzesi’nde
idi. Edebiyatçıların terekelerinin toplandığı bir müze
edebiyat araştırmacısı için cennet sayılır. Günlerimin
ciddi bir kısmını orada geçirdim. Çalışma odasının
görevlisi Bercuhi Hanım pek şen şakraktı. Muhab-
betiyle Zabel Hanım’ın felaket el yazısını çözemedi-
ğimde içimi açtı. İkinci önemli mekânım Milli Kütüp-
hane idi. Hem kitap hem süreli yayınlar bakımından
zenginliğiyle birçok derdime derman oldu. Ama as-
lında toplamda en çok zamanı, üçüncü mekânım
olan, güzeller güzeli Matenadaran’da, yani meşhur
El yazmaları Kütüphanesi’nde geçirdim. El yazmaları
ile akademik bir işim yoktu doğrusu, ama Matena-
daran’ın çalışma salonu çok güzeldi! Üstüne kahve
içip küçük leziz börekler yiyebileceğiniz minik bir ka-
fesi de vardı. İlginçtir ki, bu çalışma odasının görev-
lisi olan hanım, Zabel Yesayan’ı Erivan’a davet eden
ve tıpkı onun gibi hayatının son yılları acılar içinde
geçiren Vahram Alazan’ın kızıydı. Bana babasının
kitaplarından Yesayan’la ilgili parçaları getirdiğinde
hem şaşırdım, hem çok mutlu oldum. Gitmeye ya-
kın kendisiyle bir röportaj yapmayı planlıyordum ama
son hafta Matenadaran’a gittiğimde izne ayrılmıştı.
İçimde ukte olarak kaldı.