EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 95

Sayfa 95 Cemal Süreya, onu şu sözlerle tanımlıyor: “Türkçenin tadını çıkaran bir şair. Düşüncenin şairi. Çoksesli bir toplumcu şiir için kusursuz bir yapı hazırladı….. Kendi yatağında sessizce aka aka getiridiği alüvyonlar işte orada duruyor.” Adnan Benk ise, “Umudu yeryüzüne indirirken, insanoğlunun bütün bırakılmışlığını da içten duymuş olmalı ki, acı, keder, hüzün, şiirlerindeki bütün dizelerin kaçınılmaz bir yoldaşı, bir yananlamı gibi sürüp gidiyor. Bu yoldaş, bu yananlam işte biziz, biz, bir insan açısı, gerçeklerden bir gerçek” diye yorumluyor onun şiirini. Asım Bezirci, onu, şu sözlerle anlatıyor: "... anlatımı etkili bir havayla donatır. Belki bu taşkın bir duyarlık değildir, ama derindir. Alttan alta kanayan bir yaraya benzer: Ağrısı git gide içine oturur insanın. Buna iyice arınmış esnek bir dil, sesleri ustaca değerlendiren bir orkestra tekniği ve ağıtlara özgü o iç sızlatıcı ezgi de katılınca şiirler alımlı bir evrene çekiverir bizi. (...) Bu eşsiz hikâyeyle (Kıraçlar) Altınel, şiirimizde bağımsız bir ada gibi durur. Altınel'in dumadan arayan, kendini tazeleyen ve geliştiren cins bir sanatçı olduğunu gösteren şiirlerdir..." Şükran Kurdakul ise şiirimizdeki yerini şöyle saptıyor: "Yalnızlığı, içine kapanan bir halkın çağlar boyu sürüp giden acısını işlerken bireysel ve toplumsal tepkileri özümlemede güç rastlanır bir düzeye ulaştı." Sabri Altınel ise şiire bakışını şu sözlerle anlatıyor: “Şiir bir hayat deneyidir, bir yaşama anlayışıdır. Şair, doğru gönlünce, doğru kafasınca yaşamasının şeklini anlatır, deneyini anlatır." UZUN YOL ÖLÜLERİ Kentin üstünde bir bulut sesi uğultulu Kimsesiz yollarda uzun günde Yaralı insanlar iniyor gölgelere "Sokaklarda yalnızlık kaldı" Güz soğuğunda beyaz bir ışıkta Sürüyorum yüreğimi ellerimde Yitik günün belleği Ölüler, ölüler, ölüler. Akşamın sonunda kanayan Bir yüreği duyar gibi Evlerin hastanelerin yanında Yanık günlerin kirecin yanında Beyrut'ta kimsesiz bir rüzgarda Duyuyorum ağlayan yüreği. SABRİ ALTINEL Afrika'da, Asya'da, Amerika'da Ölü yüzleri sokaklarda Yıkılmış duvarlar, atılmış yollar Soğumuş beden sonsuza kadar susmuş ağız Kiminle konuşacağım kiminle Kan sızıyor toprağa. Yanık gövdeler kül yığını evler Kimsenin çıkmadığı kırık merdivenler evlerde Kimsenin açmadığı kapılar Gözyaşsız gözler karanlıkta, sessiz gölgeler Suyunu içmek için öldürdüler seni Ekmeğini yemek için. Anaların yasları kapıları çalıyordu Çığlıklar geçiyordu sokakları baştan başa Çekilmiş yürekleri içinden örtülmüş düşünceler