EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 65

Sayfa 65  Benim ustalarım, benim toprağımın sözlü edebiyatıdır. Stendhal, Tolstoy, Gogol, Dickens de benim kaynaklarımdır. Bir romancı Faulkner’i, Kafka’yı, klasikleri, hem Batı hem de Doğu ustalarını özümsemeden nasıl roman yazabilir? Bana hep sordular, sen romanı niçin yazıyorsun? Bilemem dedim, bilsem de söyleyemem. Bir tek şey biliyorsam o da yaşamım boyunca bir tek düşüm olduğu, bundan sonra biraz daha, biraz daha güzel yazabilmek. (...) Çağımızda dünya her yönüyle kabuk değiştiriyor. Değerler altüst olmuş. İnsanı insan yapan birçok değer yok oluyor. Ben çoğu kez yılanın kabuk değiştirmesini örnek veririm. Çünkü yılanın kabuğundan sıyrılması inanılmayacak kadar zor bir iştir, yürek paralar. Yılan kabuğunu değiştirirken yerine başka bir kabuk gelir, eskisini atıp gider yaşamını sürdürür. Ölen değerlerin yerine ise o çapta bir değer gelmiyor. İnsan bu değişimin acısını yürekten duymaz olur mu? Bugünkü dünya düzeni dünyamızı bitirebilir. Doğa kırımı, savaş kırımlarıyla başa baş gidiyor. Savaş ve doğa kırımı sürdüğü sürece insanlığın sonu gittikçe yaklaşıyor korkarım. (...) Bir yazarın sorunu yalnızca umut vermek değildir. İnsanların yaşadığı derin ve birbirinden farklı sorunlar vardır. Onun için bir yazar insanların macerasını çok iyi bilmelidir. Ancak insanların macerasını çok iyi bilen bir yazar iyi bir yazardır. Bu romanın bitişi yazara ait bir bitirmedir. Yazar böyle bitirmek istemiştir. İnsan çok zengindir, başka bir yazar başka türlü bitirecektir.” Ve “Ben de kendimi azıcık bir yazar sayıyorsam, insan gerçeğine bilinçli olaraktan miti, düşü getirdiğimdendir,”[21] der O; bir Kürt, bir komünist olarak… Sonra bir başka Kürt Mehmed Uzun… “İsmim yasak olduğu için” der ve eklerdi: Onun kendi gerçeğini anlattığı şu satırlar bir halkın ortak trajedisini de anlatır niteliktedir; “İsmim Mehmed. Soyadım Uzun. Doğum tarihim 01.01.1953. Herkes beni böyle biliyor... Ama bunların hiçbiri gerçek değil. İsmim Mehmed değil, soyadım Uzun değil, doğum tarihim bu rakamlar değil. Mehmed Uzun ne yazık ki, dünya edebiyatında sıkça görülen, özellikle totaliter rejimlerin baskı, yasak ve sansürlerinden kendilerini korumak için yazar ve aydınların ister istemez başvurdukları türden bir müstear isim de değil. Bu tür müstear isimlere öteden beri alışkınım, doğduğum ve büyüdüğüm yörelerde herkesin birden fazla hayatı vardı ve bu hayatların birçoğu gizliydi. Gizli hayatların da kendine özgü kodları, isimleri vardı; neredeyse tüm Kürt yazarların ismi takmaydı ama Mehmed Uzun, böyle bir isim değil. Mehmed Uzun, aynı zamanda benim de, ancak ben’i esir almış bir ben. Esas ismim yasak olduğu için Mehmed oldum. Esas soyadım yasak olduğu için Uzun oldum. Bir insan olarak hiçbir değerim olmadığı, sadece ehlileştirilmesi gereken bir sürünün mensubu olarak görüldüğüm için de, en rahat şekliyle, künyeme 01.01.1953 yazıldı. Önadım Mehmed, dedemin ismi Hemê’den geliyor. Hemê, Meme, doğduğum yörelerde gündelik yaşamda en çok kullanılan isimlerden. Ama bu isim resmi hayatta yasak; bu is