Emeğin Sanatı 161. Sayı
Evet O, ömrü boyunca, yasaklı olan Kürt halkının dili, kültürü ve kimliğine; direnerek
eserleriyle hayat vermeye çalıştı. Bu çalışmalarıyla ölümsüzleşen Uzun’un en önemli
özelliklerinden biri de edebiyatta işlenmemiş bir dili yazdıklarıyla evrensele taşıyabilme çabası
oldu.
Uzun Kürtçe’ye hayat vermeye çalıştı…
“Ölümsüz birey yoktur ama bireyler tarafından yaratılan ölümsüz eserler ve bu eserlerin
tümünden oluşan ölümsüz insanlar vardır,” diyen Onu 2007 sonbaharında yitirdik. Evet...
Kürtçeye romanlarıyla hayat veren O bir kültürün militanıydı…
Hapisler ve sürgünler yaşadı. Yaşadığı sıkıntılar bir halkın, bir kültür ve kimliğin sıkıntılarıydı.
Sürgün edilmiş dünyasında bile memleket kadar sıcak bir yürekti.
Sürgünde köklerine tutunan Mehmed Uzun çalışkan ve üretken bir yazar profili çizdi hep...
Sonra da Musa Anter…
“Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi?
Değil! Sanığıyım, mahkûmuyum ve davacısıyım,” diye haykıran Musa Anter’in, faili belli bir
cinayete kurban gitmesinin şokunu söyle ifade etmişti dostu Yaşar Kemal:
“Benimki belki tuhaf bir inanç. Ben hiçbir insanın, gözlerini kan bürümüş de olsa, yüzlerce
insanın katili de olsa Musa Anter gibilerine kıyabileceğine inanmazdım.”
Gazeteci arkadaşı Ragıp Duran ise ,“Musa Anter denilince aklıma üç önemli niteliği
gelmektedir. Bu niteliklerden en önemlisi, Türk-Kürt kardeşliği militanlığıdır. Bu tavrı
duygusallıktan öteye akla dayalı olmasıdır. İkinci özelliği, mizahçılık yanıdır. Bu da hayat
felsefesiyle ilgili olup adeta kendiliğinden gelişmiştir. Bu gelişmeye yardım eden etkenlerin
başında ise, kendisini iyi yetiştirmiş olması, bilgi hazinesinin dolu olması ve çevresini çok iyi
tanıması ve özgüveni gelmektedir. Son özelliği, gazeteciliğidir. Kısa fıkra dalının erişilmez
ustası ve hepimize örnek bir insan oluşudur,” demişti.
Apê Musa 1918 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Ziwinge köyünde dünyaya geldi.
Ziwinge’nin adı daha sonra Eski Mağara olarak değiştirildi.
Doğum tarihi kesin olarak belli değil ama büyüklerinin dediğine göre “Berfa Sor” veya
“Ermeni katliamı” zamanında Ziwingê’de dünyaya gelmiş. Bu da tarih olarak 1915 ile 1917
seneleri arasındadır. Ailenin ilk erkek çocuğu. Annesi erkek çocuk doğurmak isteyince Sultan
Şeyhmuz’a gidip dilekte bulunuyorlar. Onun için nüfustaki adı Şeyhmus olarak geçer. Soyadı
kanunu dolayısıyla da soyadı Elmas’tır. Zamanla adını ve soyadını değiştirir ve Musa Anter
yapar. Aile olarak soy ağacını kendisi şöyle ifade eder: “Botan aşiretinin, Temikan kolunun,
Mihoteze dalının Anter ailesindeniz.”
Apê Musa ‘Hatıralarım’ başlıklı yapıtının önsözünde doğumuyla ilgili şöyle der: “Kürdistan,
Türkiye’nin en geri bölgesidir; Mardin, Kürdistan’ın en geri ilidir; Nusaybin, Mardin’in en dertli
ilçesi; Stilîlê (Akarsu), Nusaybin’in en fakir nahiyesi; Zivingê, Stilîlê’nin en geri kalmış köyüdür
ve işte ben, bu köyün, nüfus kütüğüne göre, iki numaralı mağarasında doğmuşum.”
Değişik dönemlerde toplam 11.5 yıl hapis yattı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, TİP, Halkın
Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurucularındandı.
20 Eylül 1992’de Diyarbakır’ın Seyrantepe Mahallesi’nde devlet içindeki “derin güçler”
tarafından katledildi!
Orhan Miroğlu, ‘Kuşatmadan İnfaza’[22] başlıklı yapıtında Musa Anter cinayetine giden
sürecinde yaşananları, “Önce kuşatıldı, itibarsızlaştırıldı ve sonra da infaz edildi… Musa Anter’