EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 59

Sayfa 59  Aziz Nesin ise şunlardan söz ediyordu: “Sevgili Jak İhmalyan ve ağabeyi Vartan İhmalyan, birlikte öldüklerimdendir. Bu kitapta, kendileriyle birlikte öldüğüm insanları anlatacağım. Jak’la Vartan birlikte öldüklerimden iki kardeştir. Has Türkiyeli yurttaşım iki Ermeni...” Jak İhmalyan’la yedi-sekiz ay birlikte hapis yatmış olan Aziz Nesin, o günleri anımsarken, İhmalyan’ın çok sevdiği ülkesini terk etmek zorunda kalışına, 1940’ların Türkiye’sini olanca acılığıyla betimleyen bir yorum getiriyor: “Beni bir başka cezaevine göndermişlerdi. Aradan zaman geçti, başka bir cezaevinde yine buluşmuştuk. Sonra uzun yıllar göremedim Jak’ı. Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, Nâzım Hikmet’in yurtdışına çıkmak zorunda kalışı, Türkiye’de pek çok ilerici aydını etkilemiştir. İşçi sınıfı davasını benimsemiş olan yazarlar can güvenliği duymuyorlardı. İşte bu etkiyle olacak, Jak da canını yurtdışına attı. İyi mi yaptı kötü mü? O dönemin koşullarını iyice bilmeden bir şey söylenemez... Bizler solcu olarak aşağılanır ve aşağılanmaya uğrarken, Ermeni arkadaşlarımıza bize yapılanın çok daha ağırı yapılmıştır. Solculuk bir suç, ama solcu Ermenilik yasa önünde değilse de, yasaları uygulayanların gözünde daha da ağır bir suçtu. İşte Jak’ın yurtdışına canını atmasında bütün bunların etkisi vardır sanırım.” Mayda Saris’in kitabında, İhmalyan’ın dünyaya, yaşama, sanata bakışını gözler önüne seren “Kimliğim, Dünya ve Sanat Görüşüm” başlıklı bölümde şunları der İhmalyan: “1922 doğumlu, doğma büyüme İstanbulluyum. Anam babam Anadolulu olduğundan, gelenek ve görenek bakımından, kentlilik yanında bir dereceye kadar Anadolu uş I