EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 17

Sayfa 17  “Yok yok bitmedi. Daha yeni başlıyor…” Merakı artıyordu Hasan’ın. Amcası dostça elini omzuna koydu, saçlarından öptü: “Yengen ele varmasın, çocuklar da başkasına baba demesin. Yengenle evlen, çocuklarına babalık yap!” dedi. Hasan’ın kafasında şimşekler çaktı birden, soğuk soğuk terledi. Kalbi hızlanmış, bayılacak gibi olmuştu. Gözlerini amcasının gözlerine dikerek, “Amca sen ne dediğinin farkında mısın?” dedi. Babasına baktı; bakışlarını kaçırdı o. Annesi hâlâ tavana bakıyordu. “İnsan hiç abisinin karısını alır mı? Bu nasıl bir insanlık, nasıl bir adalet?” Hüngür hüngür ağlamaya başladı. Amcası: “Bir sen misin sanki yengesiyle evlenecek olan? Bak etrafımızda kaç kişi var. Töredir, âdettir!” diye üsteledi. Mutfakta çayları tazelemekte olan yengesi konuşulanları duymuştu. Elleri titriyor, tepsideki bardaklar sallanıyordu. Söz bitmişti. Konuşmaya hakkı da yoktu zaten. Büyükler ne derse doğrusu odur! “Lemi cimi yok, biz ne dersek o olacak!” dedi amcası. Hasan kalktı, doğruca odasına geçti. Vücudunu sedire, başını mindere koyup ağladı. “Allah’ım ne olur, bu bir rüya olsun” diyordu. Irmak gibi çağlayan gözyaşları minderin üstüne aktı. NECMETTİN YALÇINKAYA (Yazarın Ozan yayıncılıktan çıkacak olan Çalınmış Hayatlar kitabından) BİBERON VE KALAŞNİKOF Kobani’de biberon yerine Kalaşnikof varsa anaların elind P