Sayfa 77
Bugün de yaşadığımız çelişkileri, “HALUK’UN AMENTÜSÜ” şiirinde o günden sezer, çıkış
yollarını açar. Tüm dünyayı vatanı, insanoğlunu ulusu kabul eder. Kör inançların cehenneme
çevirdiği dünyayı aklın ve bilimin kılavuzluğunda insanların cennete çevireceğine inanır.
Bugün de dünyamızı kana bulayan savaşlar, kırımlar, yıkımlar arasında tüm insanlığın
kardeşliğini düş olarak görse de, bu düşe, yürekten inanır. Kârın şiddeti, şiddetin kanı
beslediği çağımızda düşmanlıkların kanla sönemeyeceğini vurgular. En büyük sihirbaz olarak
kabul ettiği aklın mucizeleri önünde, boş inançların egemenliğinin ancak bir saman alevi
kadar parlayacağına inanır.
Tevfik Fikret, “PROMETE” şiirinde, karanlıklar içindeki hastalıklı vatanda kurtuluş ve
aydınlanma için gerçek yolu gösterir:
"Bir gün açarsa gözünü şu hasta vatan,
Ne varsa yüklen getir bilimin dört bucağından,
Gelecek günlerin meçhul elektrikçisi
Aydınlığa, bolluğa susamış halkın.
Uyuşukluğu yok eden ne varsa getir,
Yüreği, özü, kafayı besleyen,
Durma, onlara can ver, can!"
Fikret, geleceğin aydınlık günlerinin özlemiyle uyarır, uyandırır, yöneltir, yönlendirir. Ama kendi
adına tek bir beklentisi yoktur:
"Ne bir bağış beklerim kimseden,
Ne kol dilenirim, ne kanat,
Kendi göklerimde kendi kendime uçar giderim.
Bana eğilmek, boyunduruktan bile ağır.
İşte böyle bir şairim ben,
Tepeden tırnağa özgür!"
Tevfik Fikret, 1800’lü yıllardan 1915’e değin karanlığın içindeki bir deniz feneri gibi ışıtmış,
uyandırmış; toplumsal aydınlanmanın öncülüğünü yapmıştır