Emeğin Sanatı 159. Sayı
BİR AYDINLANMA ÖNCÜSÜ: TEVFİK FİKRET...
Yazınımızın öncülerinden, çağdaş şiirimizin ilk önemli
adlarındandır Tevfik Fikret. Zaman zaman gözden uzak
tutulan bir yönü daha var ki Tevfik Fikret’in, bütün
özelliklerinin de üstüne çıkar. Yazında ve düşün alanında
akıl ve bilim bileşiminin şiire ilk dökücüsüdür Tevfik Fikret.
Belki şiirsel yönü tartışılsa da çağdaş uygarlık
düşüncesindeki öncülüğü tartışılamaz.
15 Ağustos 1915’de yitirdiğimiz bu büyük insanın
düşünceleri, hâlâ tazeliğini korumakta, ortak özlemlerimizi
dillendirmekte. SİS” şiiri, günümüzde yaşadıklarımızla
uyuşmuyor mu? Günümüz Türkçesinden bir göz atalım
şiire:
“Ey kişiye dokunulmazlık ve özgürlüğe yakın
Bir soluk alma hakkı veren yasa efsanesi;
Ey gerçekleşmeyen söz, ey sonsuzca kesin yalan,
Ey mahkemelerden durmaksızın sürülen hak;
Ey kuruntuların saldırısıyla duyguları bitkin
Vicdanlara uzatılan gizli kulak;
Ey dinlenme korkusuyla kilitlenmiş ağızlar;
Ey ulusal çaba ki nefret edilmiş ve horlanmış;
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasal tutuklu;
Ey eğilmiş baş, ki akpak, ama iğrenç....”
Tevfik Fikret’in bugün de bu çığlıklarına kim kulak tıkayabilir. Kuşkusuz onun şiirlerinde,
sadece olumsuzluklara yükseltilen gür bir ses değil, kurtuluş içinde gidilmesi gereken yolu
gösteren dersler vardır. “Sis” şiirinin ardında yazdığı “Rücu” (geriye dönüş) şiirinde birliğe,
yükselmeye, çalışmaya mutluluğa koşmamızı öğütlerken, bu konuda adımları doğru
atmanın, yolun kısalmasının yürüyüşteki düzene bağlı olduğuna dikkat çeker.
Her yaşanan olumsuzluğun ardından güzelliklerin geleceği inancı vardır Fikret’te. Umutsuz,
karamsar değildir asla. “Sabah Olursa” şiirinde her karanlığı boğan bir aydınlığın muştusunu
verir. Evet, sabah olacaktır. Kıyamete dek sürmez gece. Sonunda bu mavi gök, güneşini
gerer üstümüze. Ve seslenir:
"Siz ey yarının uzayının küçük güneşleri,
Artık birer birer uyanın!
Ufukların sonsuzca bir özlemi var ışığa.”
Aydınlanma... Yüzyılımızın işte emellerinin özü;
Silin bu bulutları, silkin korkunun gölgelerini,
Aydınlık içinde koşun şükredilecek bir kurtuluşa.
Umudumuz bu; ölürsek biz, yaşar mutlak
Vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!”