Ekonomik Denge AGUSTOS-EYLÜL 2016 | Page 38

ed » Kültür & Sanat

ğer bir açıklama değeri kalmadı . Çin ’ e göre biz neredeyiz ? Gerçi bir Ortadoğu kavramsallaştırması var ama o da çok sorunlu . Örneğin Türkiye ’ nin kökleri doğuda değil , Türkiye zaten doğu . Ama hangi anlamda doğu ? Troya Savaşı ’ ndan beri Akhalarla Troyalılar arasındaki karşıtlık aslında doğu-batı ayrımından kaynaklanıyordu ve ayrım Çanakkale Boğazı temelliydi . Daha sonra da Haçlı Seferleri … Bugün sorun artık Türkiye ’ nin coğrafi tanımıyla ilgili değil . Çünkü ilk sorunuza bağlı olarak hız olgusu , coğrafi tanımı değersiz kılıyor . Sabah uçağa biner , akşam dünyanın öteki ucunda yemeğinizi yiyebilirsiniz . Artık doğu-batı ayrımı bugün gücünü yitirmiş olan eski dünyaya ait bir kavramsallaştırma . Atlantik-Pasifik ayrımı , denizin , yani iletişimin ve ulaşımın gücünü ifade etmek bakımından hiç değilse daha açıklayıcı görünüyor . Kısaca Türkiye ’ nin sorunu artık batılılaşma sorunu değil , modernleşme sorunudur ; yani mekansal değil , zamansal bir sorun . Bu bakımdan ülke sorunlarının doğu-batı çelişkisi bağlamında değil , eski-yeni çelişkisi bağlamında yorumlanması gerekiyor . Çünkü Türkiye ’ nin sorunu artık mekansal değil , zamansaldır . Fetholunacak olan artık Batı değil , Gelecek ’ tir .
Peki , Türkiye ’ nin bu hıza uyum sağlaması konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Soru değişti , çünkü şimdi yönümüzü sormuyorsunuz . Öyle ya , yön mekanda olur , hız ise zamanda . Türkiye modern toplumun bulunduğu düzeye güya yürüyerek değil ; sıçrayarak , hatta uçarak gidiyor . Bence temel sorun da burada . Eskiden sağcı liderler , çağı yakalamak anlamında “ Muasır medeniyetler seviyesine sıçramak ” tan söz ederlerdi . Endüstriyel olarak , teknolojik olarak Türkiye çağı yakalamaya çalışıyor . Fena durumda da değil , Ortadoğu ülkeleri içerisinde en iyilerdeniz , çünkü Batı ’ ya en yakın sınırda bulunuyoruz . Dolayısıyla modernliğe ister istemez zamansal olarak da yakın durumdayız . Ancak bu sıçrama hamleleri , eğitim ve kültür alanında değil , teknoloji alanında . Biz de artık kocaman gökdelenler yapıyoruz . Ne ki ; gökdelende yaşama kültürü çok sonra gelecek ve işte o zaman sıçramak neymiş göreceğiz .
“ TÜRKİYE HEM DOĞUDUR HEM BATI ”
Türkiye ’ yi “ Doğu ve batı arasında sıkışmış bir ülke ” olarak görenler de var , “ İki yakanın zenginliğini barındıran bir ülke ” olarak tanımlayanlar da . Siz nasıl yorumluyorsunuz ?
Türkiye bir çelişkiler ülkesidir ve iyi ki öyledir . Ne tam anlamıyla doğudur , ne de tam anlamıyla batı . Hem doğudur hem batıdır çünkü . Karışık , çelişkili , çatışkılar tarafından zorlanan bir bünyesi var Türkiye ’ nin . Ama bu dezavantaj değil , bilakis avantajdır . O yüzden enerjisi var . Yaşamın diyalektik kavranışı , çatışmalar üzerinden güçlü bir itilim sağlar . O bakımdan Türkiye dünyanın en şanslı coğrafyalarından birinde ikamet ediyor , çünkü karşıtlığı özünde saklıyor . Bu karşıtlıklardan birine asılması , büyük bir kayıp anlamına gelir . Hep böyle oldu . Ya doğu ya batı , ya eski ya yeni gibi karşıtlıklar çelişkinin bir yanında asılı kalmak demektir ki , Türkiye ’ de siyaset ; bu yanlara asılı kalarak sürdürüldüğü için şiddet de buradan doğuyor . Oysa hem doğu hem batı , hem eski hem yeni denilebilse , bu çelişki o takdirde olumlu hale dönüşebilir , bir yıkıma değil .
Şu an için “ Bir itilim yok ” diyebilir miyiz ?
Diyemeyiz , çünkü hala bir itilim var , çelişki var , çatışma var . Kaos henüz yok , kaos da gerçekte bir olanaktır , olumsuz bir şey değil . Yıkım her zaman yaratıcıdır . Ölüm yaşamın temelidir . Ölebildiğimiz için doğuyoruz , ölmesek doğmayız . Dolayısıyla doğduğumuz için de ölüyoruz . İnsan yaşam ile ölüm arasındadır . Yaşam olmadan ölümü , ölüm olmadan yaşamı düşlemek belki iyi bir fantezidir , ama yaşamın özünü tek yanlı olarak çocukça hülyalara havale etmektir . İnsan yaşamı da , ölümü de benimseyebildiğinde ancak insan olmayı becermiş olur . Ölümden kaçamazsınız . Kozmos da , düzen de ken-
Türkiye ’ de barışın koşulları şu anda çok iç açıcı görünmüyor , hem iç barış , hem de dış barış açısından . Siyaset , sorunlar karşısında geniş ve evrensel bir perspektif ortaya koymayı beceremediği için , sırf ayakta kalabilmek amacıyla sayısı az olan parçalara yaslanmayı tercih ediyor ”
36 | ekonomik denge |