Fetal Tedavi
Manyetik Rezonans Görüntüleme. Bu yöntem, aynı taraf
ve karşı taraf akciğer volümünün diafragmatik herniye oranını değerlendirmede ve daha sonra gebelik yaşına uyan referans
değerle kıyaslamada kullanılmıştır. Mayer ve arkadaşları (2011)
izole konjenital diyafragma hernisinin MR görüntüleme ile değerlendirildiği 600’den fazla gebeliği kapsayan 19 çalışmanın
metaanalizini yapmışlardır. Yenidoğan sağ kalımı ile anlamlı
olarak ilişkili faktörleri; defektin tarafı, toplam akciğer volümü,
gözlenen-beklenen akciğer volümü oranı ve fetal karaciğerin pozisyonu olarak bildirmişlerdir.
Fetal MR görüntüleme herniye olan karaciğer volümünü
ölçmek için de kullanılmıştır (Şek. 10-44, s. 225). İki neden
karaciğer volümünü ölçmenin mantığını vurgular. Birincisi,
karaciğer herniasyonu, izole konjenital diyafragma hernisi olan
fetuslarda muhtemelen en güçlü sonuç belirleyicisidir. İkincisi,
akciğerler doğal olarak, karaciğere göre daha fazla sıkıştırılabildiğinden, karaciğer volümü daha güvenilir belirleyici olabilir. İlk bildirilerde, karaciğer herniasyonunun derecesinin MR
değerlendirmesi, postnatal sağ kalım ile uyumlu ve öngörüde
akciğer volümünden daha kullanışlı olabileceği bulunmuştur
(Cannie, 2008; Walsh, 2000; Worley, 2009).
Trakeal Oklüzyon. Ağır diyafragma hernisinin tedavisindeki
ilk girişimlerde açık fetal cerrahi kullanılmıştır. Ne yazık ki,
karaciğerin batın içine tekrar yerleştirilmesi umbilikal vende
kıvrılmaya neden olarak daha sonra fetal ölümle sonuçlandı
(Harrison, 1993).
Fetal akciğerlerin normal olarak sıvı ürettiğinin ve üst hava
yolu tıkanıklığı olan fetusların hiperplastik akciğerler geliştirdiğinin bilinmesi trakeal oklüzyonun temelini oluşturmuştur
(Hedrick, 1994). Başlangıçta trakea dışarıdan bir klip ile kapatıldı (Harrison, 1993). Günümüzde 3-mm operatif kılıflı ve 1
mm’ye kadar küçük fetoskop kullanılarak trakeaya, endoskopik
olarak çıkarılabilen silikon balon yerleştirilir (Deprest, 2011;
Ruano, 2012). Eks-utero intrapartum tedavi (s. 331) doğumda
trakeal oklüzyonun geri çevrilmesi için art arda kullanılmak için
geliştirilmiştir.
İzole konjenital diyafragma hernili, karaciğer herniasyonu
ve LHR’si 1,4’ten küçük olan gebelerde fetal endoskopik trake-
al oklüzyon (FETO) tekniği ile randomize çalışma yapılmıştır
(Harrison, 2003). Dâhil edilen gebeliklerde, geleneksel postnatal tedavi ile tarihi veriler temelinde öngörülen sağ kalım
oranı <%40 idi. Çalışma sadece 24 kadın dâhil edildikten
sonra yarar sağlanamadığı için durduruldu. Doğumdan sonra
90 günde, her iki grupta da sağ kalım oranları beklenmedik şekilde yüksek ve %75’e yaklaşmıştı. FETO’nun potansiyel yararları, yüksek erken preterm doğum oranlarıyla dengelenmiş
olabilir. Doğumda gebelik yaşı 30 haftanın hemen üzerinde ve
fetuslar işlemden ortalama 6 hafta sonra doğurtulmuşlardır.
Bu kalan zaman gelişimi yakalamak için kısa süredir (Wenstrom, 2003).
Bu çalışmadan sonra özellikle Birleşik Devletler dışında bu
tekniğe olan büyük ilgi devam etmektedir. Dahil edilme için 1
gibi daha düşük bir akciğer-baş oranı eşiği kullanılarak, anlamlı
şekilde daha yüksek sağkalım oranları bildirilmiştir. Postnatal
tedavi ile <%25 olan oranlar FETO ile yaklaşık %50’ye çıkmıştır (Jani, 2009; Ruano, 2012).
■ Perkütan İşlemler
Sonografi kılavuzluğu, şant, radyofrekans ablasyon iğne veya
anjiografik kateter ile tedaviye olanak sağlamak için kullanılabilir. Bu işlemlerle, istenilen aletler annenin batın duvarını,
uterus duvarını ve membranları geçerek amniyotik kavite ve
fetusa ulaşır. Riskler annede enfeksiyon, preterm doğum veya