3
Motor Fonksiyonun
Nörofizyolojisi
Gülten KARACA, Halim YILMAZ
Motor aktivite veya hareket, eklemi çevreleyen kas gruplarının
uyum içerisinde kasılması ve gevşemesiyle ortaya çıkar. Motor
aktivitenin istemsiz (refleks) ve istemli olmak üzere iki tipi vardır. Yutma, çiğneme ve yürüme gibi ritmik hareketler kısmen
istemsizdir ancak istemli kontrol ve ayarlama gerektirir (1).
Düzgün bir istemli hareketin oluşması, sinir sisteminin
tüm komponentlerinin koordineli bir şekilde çalışmasıyla
mümkündür. Örneğin, masada duran bir objeyi almak istediğimizde, motor korteksten çıkan impulsların, el ve parmak
fleksör kaslarını uyaran spinal kord ön boynuz motor nöronlarına ulaştığını düşünebiliriz. Ancak gün içinde farkına bile
varmadan defalarca tekrarladığımız bu sıradan hareketin yolu
o kadar basit değildir. Bir hareketi yapmayı düşündüğümüzde, premotor kortekste hareketin motor hayali oluşturulur ve
motor kortekste ise planlaması yapılır. Bu planlamaya bazal
gangliyonlar ve serebellum da katılır. Motor aktivite gerçekleşirken, periferden yani ilgili ekstremitenin cildinden, kas
iğciğinden ve Golgi tendon organından sürekli duysal feedback (geri bildirim) olur. Arka kökler yoluyla spinal korda
gelen geri bildirim daha sonra üst seviyelere doğru yol alarak
talamus ve sensorimotor kortekse ulaşır. Sensorimotor korteksten motor kortekse ulaşan bilgiler sonucu elimiz objeye
dokunur ancak yeterince kavrayamazsa, hemen bir ayarlama
yapılarak el parmak fleksörlerinin daha fazla kasılması sağlanır. Tam tersine elimizi acıtan bir objeye dokunursak, spinal
refleks mekanizmalar yoluyla anında o objeden uzaklaşırız.
Diğer taraftan serebellum, kas iğciklerinden ve golgi tendon organlarından spinoserebellar ve kuneoserebellar yollar
aracılığıyla bilinçsiz proprioseptif uyarılar alır. Serebellum her
an, duysal afferentlerden algıladığı veriler sayesinde, yapılan
hareket ile korteksin planladığı hareketi karşılaştırır. Yapılanı,
planlanana uydurmak için serebral kortekse uygun impulslar
gönderir. Böylece değişik seviyelerde algılanan duysal bilgiler,
motor aktivitenin düzenlenmesini sağlamış olur. Aynı örneğe
dönersek, bir objeyi alırken, vücudumuzun uygun postürde bulunması gerekir. Objeyi yerden almak için gövdemizi
fleksiyona getiririz. Bu durumda postür, gövde kaslarının
ve ekstremitelerin proksimal kaslarının kontrolüyle yeniden
düzenlenir. Tamamlayıcı (supplemantary) motor korteksin
elektriksel stimülasyonuyla postüral kaslarda kontraksiyon
oluştuğu bulunmuştur (1). Bunun dışında beyin sapındaki
nöral yapılardan kaynaklanan vestibülospinal yol, retikülospinal yol ve serebellum da denge ve postüral kontrolden sorumludur. Postural kasları innerve eden α motor nöronlar,
spinal kordun ön boynuzunun medialinde yerleşmişlerdir.
İnce beceriden sorumlu distal kasları innerve eden α motor
nöronlar ise ön boynuzun daha lateralinde bulunur. Örneğimizde aldığımız objenin kalem olduğunu ve bununla yazı
yazdığımızı düşünürsek, bu ardışık hareket için serebellum
dışında bazal gangliyonların önemi artar. Bazal gangliyonlar
daha çok ardışık motor hareketlerin birinden diğerine düzgün geçişinden sorumludur. Görüldüğü gibi basit bir motor
aktivite, sinir sisteminin hiyerarşik bir biçimde entegrasyonuyla mümkündür (Şekil 3-1).
Özetle, sinir sisteminin tüm yapıları motor sistemin bir
parç