EBK | Page 19

3 Motor Fonksiyonun Nörofizyolojisi Gülten KARACA, Halim YILMAZ Motor aktivite veya hareket, eklemi çevreleyen kas gruplarının uyum içerisinde kasılması ve gevşemesiyle ortaya çıkar. Motor aktivitenin istemsiz (refleks) ve istemli olmak üzere iki tipi vardır. Yutma, çiğneme ve yürüme gibi ritmik hareketler kısmen istemsizdir ancak istemli kontrol ve ayarlama gerektirir (1). Düzgün bir istemli hareketin oluşması, sinir sisteminin tüm komponentlerinin koordineli bir şekilde çalışmasıyla mümkündür. Örneğin, masada duran bir objeyi almak istediğimizde, motor korteksten çıkan impulsların, el ve parmak fleksör kaslarını uyaran spinal kord ön boynuz motor nöronlarına ulaştığını düşünebiliriz. Ancak gün içinde farkına bile varmadan defalarca tekrarladığımız bu sıradan hareketin yolu o kadar basit değildir. Bir hareketi yapmayı düşündüğümüzde, premotor kortekste hareketin motor hayali oluşturulur ve motor kortekste ise planlaması yapılır. Bu planlamaya bazal gangliyonlar ve serebellum da katılır. Motor aktivite gerçekleşirken, periferden yani ilgili ekstremitenin cildinden, kas iğciğinden ve Golgi tendon organından sürekli duysal feedback (geri bildirim) olur. Arka kökler yoluyla spinal korda gelen geri bildirim daha sonra üst seviyelere doğru yol alarak talamus ve sensorimotor kortekse ulaşır. Sensorimotor korteksten motor kortekse ulaşan bilgiler sonucu elimiz objeye dokunur ancak yeterince kavrayamazsa, hemen bir ayarlama yapılarak el parmak fleksörlerinin daha fazla kasılması sağlanır. Tam tersine elimizi acıtan bir objeye dokunursak, spinal refleks mekanizmalar yoluyla anında o objeden uzaklaşırız. Diğer taraftan serebellum, kas iğciklerinden ve golgi tendon organlarından spinoserebellar ve kuneoserebellar yollar aracılığıyla bilinçsiz proprioseptif uyarılar alır. Serebellum her an, duysal afferentlerden algıladığı veriler sayesinde, yapılan hareket ile korteksin planladığı hareketi karşılaştırır. Yapılanı, planlanana uydurmak için serebral kortekse uygun impulslar gönderir. Böylece değişik seviyelerde algılanan duysal bilgiler, motor aktivitenin düzenlenmesini sağlamış olur. Aynı örneğe dönersek, bir objeyi alırken, vücudumuzun uygun postürde bulunması gerekir. Objeyi yerden almak için gövdemizi fleksiyona getiririz. Bu durumda postür, gövde kaslarının ve ekstremitelerin proksimal kaslarının kontrolüyle yeniden düzenlenir. Tamamlayıcı (supplemantary) motor korteksin elektriksel stimülasyonuyla postüral kaslarda kontraksiyon oluştuğu bulunmuştur (1). Bunun dışında beyin sapındaki nöral yapılardan kaynaklanan vestibülospinal yol, retikülospinal yol ve serebellum da denge ve postüral kontrolden sorumludur. Postural kasları innerve eden α motor nöronlar, spinal kordun ön boynuzunun medialinde yerleşmişlerdir. İnce beceriden sorumlu distal kasları innerve eden α motor nöronlar ise ön boynuzun daha lateralinde bulunur. Örneğimizde aldığımız objenin kalem olduğunu ve bununla yazı yazdığımızı düşünürsek, bu ardışık hareket için serebellum dışında bazal gangliyonların önemi artar. Bazal gangliyonlar daha çok ardışık motor hareketlerin birinden diğerine düzgün geçişinden sorumludur. Görüldüğü gibi basit bir motor aktivite, sinir sisteminin hiyerarşik bir biçimde entegrasyonuyla mümkündür (Şekil 3-1). Özetle, sinir sisteminin tüm yapıları motor sistemin bir parç