E-KİTAP | Page 3

sevgililer sanal , yaşamlar sanal kapılıp gidiyor . Bu kapılıp gitmenin sebebi ne ? Cahil özgürlükçülüğü . Bunu sağlayan ne ? Eğitime , çalışmaya ve bilime açık olmayan , tembel eğitimsiz ve verilene inanmayı kabul eden , düşünmekten gelişmekten yoksun , iletişim kurmayı , birbirini anlamayı bilmeyen kişiler olmak . Eline telefon verilen bir ergen ile iki kelam etmeyen ebeveyn , kendini geliştirmekten yoksun zaten , bir de ergenle mi uğraşsın ? Sonuç olarak doğduğu evden aykırı bir tip olarak yaşamını sürdürürken eğilimi ve özentileri doğrultusunda her türlü suç potansiyeline de açık hale geliveriyorlar . Birçok madde bağlantısında temelde bu tarz sorunları görmek mümkün . Birçok evden kaçma eğiliminde bulunan ergende bu iletişimsizlik görülmekte . Suça yatkınlık bu şekilde gelişirken bir de bu suça maruz kalan kitlede bu cehalet olmadığında bambaşka bir dengesizlik ortaya çıkıyor . Düşünün bir çocuk yetiştirmişsiniz bilinçle farkındalıkla , sonra bir cahil tarafından darp ediliyor , ya da bir cahil tarafından tacize uğruyor . Bu tam da bir karadelik .
Küçükken izlediğimiz çizgi filmlerdeki en kötü karakterler oluverdi çoğu büyüyünce . Oysa ki biz döneminde tek kanalla , sınırlı sayıda çizgi filmlerle büyümüş bir nesiliz . Ne verilirse onu ne kadar verilirse o kadarı alabiliyorduk çocukken . Sokak başkaydı biz çocukken . Mahallede herkesin birbirini tanıdığı çoğunlukla kol kanat gerdiği bir yerdi mahalle . Aç kalmaz açıkta kalmazdın çocukken mahallende . Ya komşu anne ya komşu teyzeler hep düşünürdü mahalle çocuklarını . Okullar başkaydı . Sokağın çocuğa hizmet eden anlayışından okula geçmek , doğru motivasyonu alamamış bir çocuk için başlı başına bir travmaydı . Önlükler siyahtı mesela okula giderken . Kapkara önlükler kara tahta , koyu ve ağır derslikler . Minnacık bedenlerle tanışmıştık kocaman okul binalarıyla , tanımadığımız bir kadın ya da adama emanet edilmiştik bu karanlık içerisinde . Bir müfredata uydurmuşlardı hepimizi . Bilmemiz gereken , öğrenmemiz gereken , gelişmemiz gereken kadarı belirlenmiş paketlenerek burada bize bu adam ya da kadın eşliğinde verilmekteydi artık . Bizden ne çıkabileceği ile ilgilenilmiyordu o zamanlar . Bize neyin ne kadar verileceği ile ilgileniliyordu . Sistemin istediği insan tipi geliştiriliyordu okullarda . Sisteme hizmet edebilecek , geliştirilmeyi kabul eden insan tipleri , biraz daha gelişmiş bir eğitime geçirilerek , kıdemli hizmetkarlar olarak sistemdeki yerlerini almış olurlardı . Kendi sınırlarının sistemini beğenmeyenler , başka sınırların sistemine giderek orda alırlardı verileni . Ama çoğunlukla , mantık aynıydı . Belki de bu dünyanın her şeyi dolu dolu yaşayan nadir nesliyiz biz . Her şey bizim neslimizde çok hızlı gelişti ve bizi ileride çok konuşacaklar . Bu kadar hızlı gelişmeye nasıl ayak uydurduk bunları irdeleyecekler . Özellikle 80ler kuşağı her şeyin oluşumuna tanıklık edip daha sonra hayatına dahil etmiş ve alışkanlık edinip geliştirmiş , içselleştirmiş ve bilinmez o noktaya bizi taşımıştır . Biz televizyonun olmadığı dönemi dahi hatırlar bir coğrafyada doğduk . Muhtemelen ileride bu bile araştırılıp incelenecek bir sosyal analiz konusu olacak . Teknolojiyi üretip kullanmaya , tüketmeye başlayan bir nesil kitlesiyle , sadece tüketmeye , kullanmaya yönelik eğilim gösteren bir nesil kitlesi olmak ve aynı yüzyılın farklı dönemlerine denk gelen arasında jenerasyon farkları oluşan , daha sonrasında bu jenerasyon farkları kapanan ama üretim- tüketimin farklılaşmaması , bununla ilgili eğitimin ve eğilimin bilinçlenmemesinin dünyaya kazancı ve zararı .