çalışmana yetecek kadar enerji versin sana . Karşı cinsle olan ilişkiler güç sahipleri izin vermediği sürece yasak olsun . Çoğunlukla da vermiyor olsun . Onlar karar versin neslinin sürdürülebilir olup olmadığına .
Sürer gider iç karartısı şeklinde . Ama daha da kararmaya gerek yok . Daha yolun başı .
Bir yaşam dahilinde sorgu sürüyor kafalarda . Daha doğrusu sorguyu yapanlar umut vadedenler sorgu yapanlar var oldukça iyi şeyler olmaya devam edilecek demektir .
Biz küçükken Şirinler izlerdik . Bir sürü minnacık karakter . Onun da sosyal ve siyasi mesajı çok enteresan . Ama neyse mevzu bahis değil şimdi . Bir de tek bir kötü karakter . Şirinlerden çok daha büyük güçlü ve tek . Her seferinde birkaç tanesi yakalanıyor ve her defasında kurtulmayı başarıyorlar . Kötü Gargamel her seferinde yeniliyor . Biz iyi çocuk olursak şirinleri görebiliriz ümidiyle avutulduk o zamanlar . Susam sokağı çocukları olduk . Mahalle birliğini , birbirine kol kanat germeyi öğrendik . En azından bunları seyreden her çocuk şimdi o sorsan o ruh haline dönüverir anında . Zannedersin ki zamanda ışınlanma yöntemi olmuş ve 30 yıl geriye bir kapı açılmış bedenler burada kalırken zihin ve ruh o yolculukla gitmiş geçmişe . Bunu her 80ler çocuğu yaşar . Bay yanlış ve Doğru Ahmet ’ i kaç kişi bilir ? Bay yanlışın naif yanlışlarını saygıyla düzelten Doğru Ahmet ’ ten ne çok şey öğrendik . TRT çocukları olarak bir sansür filtresi ile seyrederken her şeyi , bu sansüre rağmen ve sayesinde çıkan birçok değere nail olduk biz . Adile Naşit çocukları olduk . Barış Mançu ’ nun adam olacak çocuklarıydık biz . Devekuşu kabarenin son demlerine nail olabildik . Kalp kırmadan hakaret etmeden nasıl güldürülür öğrendik . Mizahla nasıl eleştiri yapılır öğrendik . Filmler bile çok net çizgilerle belirlerdi doğru ve yanlışı . Yanlış özenilecek bir şey değildi biz çocukken . Bunun bir mantığı kurulmazdı . Sündürülmezdi diziler ama yıllarca sürebilirdi . Bizimkiler vardı biz çocukken . Komşuculuğu senelerce kendi evimizin komşuları gibi seyretmedik mi biz ?
Birden karşımıza bir kanal daha çıktı . Fısıltı gazetesi gibi yayıldı . Özel kanalmış bu diye . Tüm kalıpların dışında öğrendiğimiz tüm kuralların dışında bir dünya sunmaya başladı bize . Yayınladığı yabancı diziler tüm kuralları , programlar tüm kaideleri yerle bir etti . Özgürlük anlayışı gün gün değişirken , ülkenin sosyoekonomik durumu , iniş çıkışlarıyla dünya gündemi ve takibi ile aslında farkında olmaksızın bir bombardımana maruz kalındı . TRT ’ nin temkinli yapısı , Yerini Star1 in özgür ve rengarenk programlarına bırakarak aslında şimdilerin cahil özgürlük algısının temellerini atmış oldu . Cahil özgürlük şimdilerde sosyal medya kullanımında sıkça görülen bir tutum . Evinin değerlerini , kendi sosyal ve kültürel yapısını tartmadan , yine kendisinde oluşturabilecek hasarları öngöremeden yapılan sosyal medya etkileşimleri . Şimdiki zamanların en tehlikeli silahı olarak görüyorum cahil özgürlüğünü . Evde bambaşka bir dünya yaşıyor . Hiç memnun olmadığı bir dünya ve seyrettiği her şey onun için olmak istediği gibi tıpkı o olmak istediği karakterler elinin altında , kendi dünyasından o kadar memnun değil ki orada olmak onlar gibi olmak istiyor . Olmak istediği karakterler ise aslında sadece elinin altında , hepsi sahte . Onun düşündüğü gibi değil hiçbir şey . İnanmak istemiyor . Sanalın gerçekliğine olan inancı ağar basıyor . Sonuçta kendi evinin kendi ailesini yabancısı olarak olmayan bir dünyanın karakteri oluyor . Karakterler sanal , hayatlar sanal ,