varsa gidermeli ve suyun damla damla akıyor olsa dahi boşa akmasını önlemeli, dişimizi
fırçalarken musluğumuzu kapamalı, yazı yazarken sadece bir sayfayı değil bir dalın her iki
tarafınıda kullanmalı, kağıtları tasarruflu kullanmalı ve çöpe atmak yerine kağıt atık
depolarının özel konteynırlarına atmalı, vb. birçok eylemi sadece şu yada bu kişi
gerçekleştirmiyor. Düşünün ben şuan dişimi fırçalıyorum ve dakikada 5 litre su boşa akıyor
sadece dişimi fırçalarken. Benim gibi 10 bin kişi aynı şeyi yapacak olursa ne olur görelim. 5 x
10.000 = 50.000 litre başka bir değişle 50 ton su boşa akıyor. Ne bir yerimizi temizliyor, ne
bir ağacı suluyor, nede baska bir işe yarıyor sadece boşa akıyor. Bir şeyi doğal kaynağı
kullanırken sadece kendinizin kullandığınızı düşünmemelisiniz sizin gibi yüz milyonlarca
insan aynı şekilde doğal kaynağı kullanıyor. Bu nedenle kaynaklarımızı dikkatlice
tüketmeliyiz. Tasarruf etmememiz bile gerekmiyor yeterki gereklice kullanalım ve boşa
harcanan kaynaklarımızı boşa harcamak yerine hiç kullanmamayı tercih edelim. O zaman
bizden sonraki nesillerinde yaşamasına katkımız olur.
5.Bilinçsiz yapılan doğa aktiviteleri
Ekoloji kelimesinin kökenine bakıldığında Yunan dilinde “oikos” kelimesinden türetilerek bir
terim haline gelip kullanılmaya devam etmiştir. Ekoloji; insanın varlığıyla bütünleşen doğanın
etkileşimini iki kavram (doğa-insan) arasındaki ilişkiyi ifade eder.İnsan-doğa ilişkisinin ele
alınıp incelenmesi de bu ilişkiden kaynaklanmıştır. İnsanın doğaya karşı uyguladığı tutum,
takındığı tavır, modernleşmeyle beraber doğaya olan yabancılaşma ve uzaklaşma büyük bir
vurdumduymazlığa ardından insanın doğadan kopuşuna ve ekolojik dengesizlik ve krizlere
neden olmuştur.Doğa ile ilişkisi gittikçe uzaklaşan insanların varlığı söz konusuyken bu
anlamda ekolojik denge için alınan önlemler, uluslar arası yapılan anlaşmalar, sözleşmeler;
krizin çözülmesinde yeterli olmayacaktır.
İnsanın Doğaya Tahribatı
Ekolojik bozulmanın doğal sebepleri olarak küresel ısınma, kuraklık, sel baskınları, buzul
erimeleri gibi doğal yollarla yaşanan afetleri sayarken diğer taraftan ekolojik düzeni tahrip
eden bir sebep daha vardır. O da insan eliyle gerçekleşen; ismen yapay tahribat olarakta
adlandırılabilecek bozulmadır. Menfaati gereği doğal düzeni düşünmeden alınan kararlar
hem bugünümüzü hem de yarınımızı etkilemektedir. Çıkar uğruna kesilen ağaçlar (ev inşaa
etmek, yeni yollar ve köprüler yapmak gibi) ile yeşil alanların
azaltılması, tarımsal alanlardaki rant amaçlı deformeler bu tür insan
eliyle yapılan doğa tahribatına örnek verilebilir. Sırf güzel gözüktüğü ve
kat sayısı ile daha çok para elde edeceği için yeşil alan bırakmama
pahasına biçimsizce inşaa edilen evler, binalar ile ekonomik hırsın bir
örneği olarakta yapılan madensel çalışmalarda değerli bir ürün elde
etmek için toprağa atılan her bir darbe oradaki canlı yaşamını
öldürdüğü sistemlerini bozduğu gibi verimli bir tarım arazisi ise ona da
zarar verip bitkisel verimi durdurmaktadır.
Yukarıda genel olarak bilinçsizlikten bahsettik şimdi birazda konu başlığımıza daha uygun
olacak şekilde bilinçsiz doğa aktiviteleri ve sonuçlarından bahsedelim.
Kamp
Ülkemiz genelinde sayısı giderek artan bir topluluk ve bu topluluğun çoğunluğu gençlerden
oluşmaktadır. Gençler kendi aralarında küçük veya büyük ekipler oluşturarak kamp atıyorlar.