Tabi bu kişilerin bir çoğunun kamp hakkında neredeyse hiç bir bilgisi yok. Bazen bir
organizasyon firması ile bazen sadece konu hakkında bir iki kez deneyimi olan arkadaşları
ile ülkenin çeşitli yerlerinde kamp atmaya gidiyorlar. Tabi bu esnada neredeyse konu
hakkında hiç bir bilgiye sahip olmadıkları için bir çok soruna yol açıp bir çok sorunla
karşılaşabiliyorlar. Çadır seçimi hakkında bilgileri olmadıkları için ıslanabiliyorlar seçtikleri
tulum yüzünden geceleri oldukça soğuk bir şekilde geçirebiliyorlar. Daha sayısızca
yaşadıkları problem sayabilirim. Ancak şu ana kadar saydıklarımız kendi yaşadıkları
problemler birde doğaya yaşattıkları problemler var. Ateş yakmak için yaş ağaçlara zarar
vermeleri, ateş yakacakları yeri düzgün seçemedikleri için hayvanların su yoluna yakıp veya
bir karınca yuvasının yakınında yakıp hatrı sayılır bir katliama sebebiyet verdiklerinin
farkında bile olmuyorlar. Ve tabi ki yaktıkları ateşi söndürmedikleri veya söndürmeyi
başaramadıkları için bütün ormanı katledebiliyor. Yaşanırken oldukça ufak şeyler gibi
gözüksede bir çığ etkisi yarattıklarının farkında bile olamayabiliyorlar. Ve tabi ki umarsızca
kamp alanında bıraktıkları çöplerin ve atıkların kaybolma sürelerini doğaya verdikleri zararı
asla hesaba katmazlar.
Dağcılık
Bu ise oldukça tehlikeli bir spor/aktivitedir. Çünkü bilinçsiz yapıldığında kesinlikle hayatınıza
mal olacaktır. Dağçılık bir çok insanın oldukça kolay ve basit olduğunu düşündüğü ama
oldukça riskli ve güç isteyen bir spordur. Anak ülkemizde bu spora da oldukça basit bir
yaklaşım söz konusu malesef. Ve bu yüzden daha yapacağı sporun gerekli ekipmanlarını
tanımadan yapmaya başlayaibliyorlar. Ve bu kabahatlerini ya canları ile ödüyorlar ya da
arama kurtarma ekiplerinin ciddi bir çalışma yapmasına sebebiyet veriyorlar. Ve yine bunlar
kendilerine verdiği zararlar ancak kayalara çaktıkları kazıkların düzensiz ve bilgisiz
olmasından kaynaklı zaman içinde aşınmasına ve yıkılmasına zarar vermeleri ve oluşan
heyelanın sonucunda kaç canlının öldüğü ise genelde bir muammadır.
Trekking
Trekking, doğada yapılan yürüyüşlere genel olarak verilen isimdir.
İngilizce kökenlidir. Esası motorsuz araçlarla ve yük hayvanları ile yapılan iz sürme, patika
takibi, dağ ve doğa geçişleri ve yürüyüşleridir. Trekking bir eğlence turu değildir. Belirli
zorluklar içerir, konforlu değildir, daha çok spora dayalıdır. Bu sebeple trekkingi turizm turları
ile karıştırmamak gerekir. Tur daha geniş kapsamlı bir faaliyettir. Tarihine de bakıldığında
19. y.y' da beliren naturalist akımla birlikte insanlar özellikle keşfetmek ve öğrenmek için
doğaya gitmeye başlamış, bununla da beraber trekking grupları, hatta kulüpler oluşmuştur.
Şehir ve insan hayatının her açıdan gittikçe kirlenmekte olduğu bir gerçektir. Günümüz
insanları olarak da şöyle bir hayatımıza baktığımızda; şehrin boğuculuğu içinde bir hayat
sürerek yaşamakta, sonuçta doğal güdülerimizden, hislerimizden azar azar uzaklaşmakta
olduğumuzu görürüz. Ancak her ne kadar şehir içinde yaşasak da, yine de doğaya olan bir
merak vardır içimizde. Doğaya çıkmak, doğanın dinginliğini ve temizliğini görmek insanın
içyapısında hissedilen bir ferahlamaya neden olur ve bu tekrarlandıkça şehirden ruhen
kopmalar ve kendi iç hissiyatına geri dönüşler başlar. İşte Trekking ya da doğa yürüyüşleri
insana doğayı ve kendini keşfettiren, tanıtan ve öğreten bir eğiticidir. Doğa yürüyüşleri işte
bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için en güzel adımları sağlar bize.Genelde temiz hava almak,
spor yapmak, sağlığımızı korumak, fotoğraflamak, keşfetmek, anlamaya çalışmak, doğa ile
iç içe yaşamayı öğrenmek gibi türlü sebeplerle doğada yürüyüşler yaparız. Bu yürüyüşleri
doğa ile uyum içinde yapılan geziler olarak algılamalı ve yeni bölgeleri keşfetmek için
yapmaya devam etmeliyiz. Sadece bir hedefe varmak için yapılan yarış gibi değerlendirmek,