Kırk Paralık Hikayeler | İdris Mahfi
Bütün hikâylerde mühim yer tutan
padişah Dördüncü Murat, olayları
mutlu sona bağlayan en üst otorite
olarak, tarih kitaplarında nakledilenin
aksine afyonkeşlere, işret
düşkünlerine ve hatta katillere son
derece müsamahakâr davranır olayın
sonlarında. Kimi zaman
kahramanımız Tıflî Efendi’nin dahî
katline ferman eylese de, son tahlilde
kabahatlileri affederek sohbet
meclislerine dahil eder.
Kimi zaman bu hikâyelerin baş
karakteri, kimi zaman hikâyelerin
düğümü çözen yahut neticeye erdiren
yan karakteri olarak boy gösteren Tıflî
Ahmet Çelebi, iyi bir şair ve edip
olmakla beraber daha çok meddahlık
yanı ile bilinir edebiyat dünyasında.
Çocuk denecek yaşlarda boyundan
büyük şiirler yazdığı için “tıfıl”
kelimesinden mülhem Tıflî mahlası
ile meşhur olan Trabzonlu Ahmet
Çelebimiz, Dördüncü Murat devrinde
şiirleri kadar tatlı diliyle anlattığı
hikâyeleri ile hem padişahın hem de
çevresinin alakasını celbetmiş,
kendinden sonra gelen meddahlar
tarafından “pir” olarak addedilecek
derecede mahir bir meddah olarak
tanınmıştır. Gerçi Evliya Çelebi bizzat
tanıdığı ve uzun boyundan ötürü
lakabının “Leylek Tıflî” olduğunu
naklettiği Ahmet Çelebi’yi, padişahın
meclislerinde Nef’î, Hurî gibi şairler
meyanında zikreder. Lakin
tezkirelerde hicretin bin yetmişinci
senesinde vefat ettiği kaydedilen Tıflî
Ahmed Çelebi’nin şairliği övülse de,
meddah ve padişah nedimi olarak
şöhret bulduğu daima öne
çıkarılmıştır.
Bin sekiz yüz ellilerden başlayıp,
Cumhuriyet devrinde de bazı
değişikliklerle pek çok kez basılan
Tıflî Ahmet Çelebi merkezli
hikâyelerin, bizzat hazretin kendisi
tarafından yazıya döküldüğü yahut
nakledildiği meçhulümüz. Ama şunu
söyleyebiliriz ki bu hikâyeler, gerek on
yedinci yüzyıl Osmanlı toplum
yapısına başka bir gözle bakması,
gerekse Türk romancılığına
mukaddime babında kendine has bir
edebi tür teşkil edecek derecede özgün
kurgusuyla edebiyat tarihimizde
hususi bir yer teşkil etmektedir.
Dilhâne | twitter: @dilhanenet | instagram: @dilhane_net | www.dilhane.net