Geçtiğimiz Zaman | Uğur Serdar Atmaca
Kıymetli zamanlarda yaşayan bir bahçıvan gibidir bazen insan. Güle
kıymet verilir ve toprağa vardır bir hürmet. Elindeki makas da
kıymetlidir makasın ucunda düşen kurumuş yaprakta. Dünya aynı
dünya toprak aynı gül aynı. Zaman biraz farklı saatlerde uyansada
güne, güzellik biraz farklı şekillensede beynimizin kıvrımlarında,
aslında aynı toprağa ayak basıyoruz. Neydi dünya döndükçe değişen
güçlü hayatların beslendiği billur kaynak. Merkezinden sonsuza
uzanan bir helezon gibi sona doğru çizliyor akıbet ve biz insan bu
çizginin kıvrımları arasında dönüp duruyoruz. Kıymetli zamanları
vardır insanın. Bir günlük dilimlere ayrılmış ömür takviminde gün
çoktur lakin bu günün mini mini karelere bölünmüş hali olan an
azdır nedense. Onu ilk gördüğün an, sesini ilk duyduğun an, elini
ilk tuttuğun an, çocuğunu kucağına ilk aldığın an, ilk araban, ilk
bisikletin, ilk uçak biletin... Tekrarı olmayan anlar. Bir kitap vardır
hala zaman zaman sayfaları arasında gezinmekten zevk aldığın.
Ama onu ilk bitirdiğin ve son cümlesini okuduğun o an tektir. Yad
etmek kalır dile her seferinde. Ve yad edilmiş yad edilecek yeni
anılar, anlar. Birde yaşanmamış olmasını dilediğin lakin imkansızı
istemek gibi bir gaflete kendi elinde olmadan mecburen düştüğün
anlar. On satırlık bir toplama işleminin parantez içine alınıp sıfırla
çarpılması gibidir bu zamanlar ki bazen eksi bir bile denebilir buna.
Onca güzel anı biriktirdiğin heybe, onca satır güzel hikaye, bir gece
ansızın düşer yokluk denizinin girdabına.
Dilhâne | twitter: @dilhanenet | instagram: @dilhane_net | www.dilhane.net