Klasik Türk Şiirinde Kızıl Elma’ ya Epeynâkıs Kaldığına İnandığımız Bir Bakış Mâhlikâ
Güzellerden gözünü alamamış 18. asrın şâiri Sümbülzâde Vehbî de kendi meşrebince güzellerin elmaya benzer çenesiyle Kızılelma mefhumu arasında ilgiler kurarak beyitlerini işlemiş;“ Sîb gabgablısın almalı deyü gâzîler Kızılelma’ ya kadar azm eder Allâh yekdir” ya da güzelin gayrimüslim olduğunu belirtmek için Kızılelmalıdır der;“ Kızılelmalıdur ol sîb-gabgab âfet-i mey-nûş İçer misket şarâbı istemez sahbâ-yı engûrı” ya da“ şevketli hünkârım senin kadar ordun Kızılelma’ ya esirlerin elma çenelilerini almak arzusundan gider” diyerek edilen cengi bambaşka bir nedene bağlar;“ Esîrin sîb gabgabluların almaya şevkinden Kızılelma’ ya dek ceyşin gider şevketlü hünkârım” bir başka beyitte de;“ Kaçırdı tâ Kızılelma’ ya de Çâsâr-ı siyeh-kârı Esîr etdi hezârân sîb-gabgab nâzenânı” Lütfiyye, Zenânnâme gibi mesnevîlerin şâiri Sümbülzâde
Vehbî’ nin Dîvân’ ındaki“ Kızılelma” lı son beyit ise şu şekilde;“ Kızılelma’ yı tutdu nâmı sîb-gabgabın kâfir Yetişdi portakala şöhret-i nârenc-i pistânın” Sümbülzâde Vehbî’ den aktardığımız bu beyitlerle Kızılelma’ nın Türk telakkisinde varılması istenilen, azmedilen ve kendi toprakları içinde olmayan her kara parçası için kullanıldığını anlıyoruz. Yine 16. asrın şâirlerinden kadılık ve müderrislik yaptığını öğrendiğimiz Filibeli Vecdî de“ Ayvayı âteş ehline bırakıp kendin gittin Kızılelma’ ya " diyerek küfrün karşısındaki safta yerini alıyor;“ Dikildi râ’ yet-i İslâm sîb-i meslemî bitdi Salup ayvayı ehl-i nâra gitdün Kızılelma’ ya” ehl-i nâr ifadesiyle de nar meyvesi hatırlatılıyor ve böylece tenasüp sanatının süslediği, hoş bir beyit okuyoruz. Yine Filibeli Vecdî’ den kaydedilen bir beyit ve bir mısrayı da burada anmakta fayda görüyoruz;“ Sinânın dikdi bitdi meslemî sîb Salup ayva Kızılelma içine”