Sevgili Mehmet,
Seni tam anlamıyla kaybettiğimi sanıyordum ta ki o sahaf
dükkanına girene kadar seni görünce ne yapacağımı
bilemedim, yıllarca hep seni düşündüm ama kader bizi
ayırdı. Mahalleden taşınacağımızı sana söyleyemedim çünkü
sana veda edemezdim en iyisinin hiçbir şey söylememek
olduğuna karar verdim. Çok aptalmışım. Neyse bunların bir
değeri yok artık. Hatırlıyor musun birbirimize söz vermiştik
öğretmen olacağız diye ben öğretmen oldum. Sırf sana
verdiğim söz için ama artık bunun da bir değeri kalmadı.
Mehmet ben yavaş yavaş ölüyorum doktorlar beynimde tümör
olduğunu ve artık yapılacak bir şey olmadığını söylüyorlar.
Yaşadığım her şeyi unutarak ölecek olmak çok canımı
acıtıyor. Ve seni unutarak...Seni çok sevdim her şeyden çok
bunu hiç bir zaman unutma Ayşe..
Mehmet mektubu okuduktan sonra dükkandan ağlamaklı bir
şekilde koşarak çıktı. Nereye gideceğini bilmeden koşuyordu.
O kadar koştu ki kendini dükkana 5-6 kilometre uzaklıkta
bulunan uçurum kenarında buldu. Onu buraya iten ne idi
burası aklının ucundan bile geçmemişti. Ayakları onu buraya
sürüklemişti. Aklına o an intihar etmek geldi. İç cebinden Ayşe
ve kendisinin küçüklük resmini çıkarıp bakmaya başladı.
Ayağa kalktı ve uçurumun kenarına kadar
geldi. Fotoğrafa son bir kez defa daha bakıp görüşürüz
sevgilim diyerek kendini boşluğun ve ölümün derin karanlığına
53