söylemek.. Neden haber vermedin? dedi. Ayşe Mehmet’in
gözlerine baktı ve susmakla yetindi. O esnada Ayşe’nin elinde
bulunan bir takım dosyalar Mehmet’in dikkatini çekti daha da
yakından bakınca bunların yazılı kağıdı olduğunu anladı ve
gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Çünkü çocukken
birbirlerine öğretmen olacakları konusunda söz vermişlerdi.
Ayşe sözünde durmuş ama Mehmet
öğretmen olamamıştı. Ayşe Mehmet’i öyle görünce
dayanamadı ve ağlayarak dükkandan çıkıp uzaklaştı.
Mehmet arkasından gitmeye tenezzül bile etmedi çünkü geri
geleceğini biliyordu. Mehmet akşam eve gidip kafasını
yastığa koyunca bugün olanları düşündü ve kalbinin
yeniden attığını o anda hissedip mutlulukla gözlerini yumdu.
Uyandığında sabah ezanı yeni okunuyordu ilk defa yataktan
bu kadar çabuk ve neşe ile çıkmıştı çünkü bugün gelecekteki
güzel günlerin başlangıcıydı. Ona göre Ayşe bugün tekrar
gelecek ve her şey daha güzel olacaktı. Evden her zaman
olduğundan daha erken çıktı ve Nisan sabahlarının o tatlı
soğunu bol bol içine çekerek yürümeye devam etti. Sanki bu
yollar her zaman yürüdüğü eski yollar değildi çok farklı
geliyordu gözüne, onu sevdiğine götüren bu yollar onu sanki
uçuruyordu. Dükkana gelip öylece beklemeye başladı vakit
geçtikçe daha da heyecanlanıyordu. Ama Ayşe gelmedi
dükkanı her zamankinden bir saat geç kapattı ve evin yolunu
tuttu. Sabah büyük bir şevkle yürüdüğü bu yollar şimdi ona
karanlık, sıkıcı ve ölüm gibi geliyordu. Eve girer girmez bir
şeyler atıştırıp eline bir roman aldı ve onu okurken uyuya kaldı.
Ayşe yarın da gelmedi ve aradan 3 hafta geçti. O sabah
Mehmet biraz halsizdi dükkanın kapısını zor bela açıp içeri
girince kapının altından atılan zarfı gördü. Zarfı açıp içindeki
kağıdı açınca yere Ayşe ve kendisinin çocukken çekinmiş
oldukları fotoğraf düştü. Mehmet bu fotoğrafı yerden alıp otuz
saniye kadar baktıktan sonra mektubu okumaya başladı.
52