Dilhâne Mayıs Sayısı MAYIS Sayısı (1) | Page 52

söylemek.. Neden haber vermedin? dedi. Ayşe Mehmet’in gözlerine baktı ve susmakla yetindi. O esnada Ayşe’nin elinde bulunan bir takım dosyalar Mehmet’in dikkatini çekti daha da yakından bakınca bunların yazılı kağıdı olduğunu anladı ve gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Çünkü çocukken birbirlerine öğretmen olacakları konusunda söz vermişlerdi. Ayşe sözünde durmuş ama Mehmet öğretmen olamamıştı. Ayşe Mehmet’i öyle görünce dayanamadı ve ağlayarak dükkandan çıkıp uzaklaştı. Mehmet arkasından gitmeye tenezzül bile etmedi çünkü geri geleceğini biliyordu. Mehmet akşam eve gidip kafasını yastığa koyunca bugün olanları düşündü ve kalbinin yeniden attığını o anda hissedip mutlulukla gözlerini yumdu. Uyandığında sabah ezanı yeni okunuyordu ilk defa yataktan bu kadar çabuk ve neşe ile çıkmıştı çünkü bugün gelecekteki güzel günlerin başlangıcıydı. Ona göre Ayşe bugün tekrar gelecek ve her şey daha güzel olacaktı. Evden her zaman olduğundan daha erken çıktı ve Nisan sabahlarının o tatlı soğunu bol bol içine çekerek yürümeye devam etti. Sanki bu yollar her zaman yürüdüğü eski yollar değildi çok farklı geliyordu gözüne, onu sevdiğine götüren bu yollar onu sanki uçuruyordu. Dükkana gelip öylece beklemeye başladı vakit geçtikçe daha da heyecanlanıyordu. Ama Ayşe gelmedi dükkanı her zamankinden bir saat geç kapattı ve evin yolunu tuttu. Sabah büyük bir şevkle yürüdüğü bu yollar şimdi ona karanlık, sıkıcı ve ölüm gibi geliyordu. Eve girer girmez bir şeyler atıştırıp eline bir roman aldı ve onu okurken uyuya kaldı. Ayşe yarın da gelmedi ve aradan 3 hafta geçti. O sabah Mehmet biraz halsizdi dükkanın kapısını zor bela açıp içeri girince kapının altından atılan zarfı gördü. Zarfı açıp içindeki kağıdı açınca yere Ayşe ve kendisinin çocukken çekinmiş oldukları fotoğraf düştü. Mehmet bu fotoğrafı yerden alıp otuz saniye kadar baktıktan sonra mektubu okumaya başladı. 52