Dilhâne Mayıs Sayısı MAYIS Sayısı (1) | Page 17

Divan Edebiyatı insanı nasıl tarif eder ve insana nasıl bir kimlik kazandırır? Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Secde-ferma- yi melek zat-ı mükerremsin sen Bildiğin gibi değil cümleden akdemsin sen Ruhsun nefha-i cibril ile tev’emsin sen Sırr-ı Hak’sın mesele-i ısi-i meryemsin sen Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen Kıymetini , sevildiğini bil. Yaratılmışların en şereflisi olduğunu hatırla. Allah’ın muhatap kabul ettiği ve bütün mevcudatı emrine hizmetine sunduğu , meleklerin dahi kendisine karşı secde ile emir olunduğu insansın sen. İnsan öyle bir varlık ki aksi yönde de çok ileri gidebiliyor. ‘’Öyle insanlar var ki şeytan insan olmadığına sevinir öyle insanlar var ki melek insan olmadığına üzülür.’’ Bugün Osmanlıca bir metni okumak için gayret sarf ediliyor fakat kelimelerin manası ile pek aramız yok gibi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ve hayatın hengamesinden kurtulmak için ne yapmalıyız? Kelimelerin manası uzaklaştı bizden daha doğrusu uzaklaştırdık onları. Bu bizi yoksullaştırdı. Biraz merak, ısrar ve takip ile mesafe alınacağından şüphem yok. Gündelik hayatın telaşına çok fazla kapılmamak, rutine mahkum olmamak teklifimdir. Çünkü rutin katildir. Evet her günün getirdiği bir telaş vardır lakin hedef ve ideal sahibi olunmadığı taktirde gündelik işler sizi boğar. Çalan telefonlar size hakim olur, her daim hazırlıksız yakalanırsınız ve başkaları tarafından oluşturulmuş gündemlere takılmak durumunda kalırsınız. Bu kimliğin, kişiliğin, zamanın , hayatının ve benliğin kaybıdır. Dirayetli olmak gerekir. Herkes yapıyor diye bir şey yapılmaz, herkes bir tarafa doğru koşuyor diye koşulmaz. Durup düşünmek lazımdır. Burada bir hadisi şerifi hatırlamanın yeridir. ‘’Bir saat tefekkür altmış yıllık nafile ibadetten üstündür.’’ Bu manada düşünmek , nereden geldim nereye gidiyorum ne ile vazifeliyim benden beklenen ne benim kıymetim ne benim idealim ne tarzından düşünmek… 17