Divan Edebiyatı insanı nasıl tarif eder ve insana nasıl bir kimlik
kazandırır?
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Secde-ferma- yi melek zat-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akdemsin sen
Ruhsun nefha-i cibril ile tev’emsin sen
Sırr-ı Hak’sın mesele-i ısi-i meryemsin sen
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Kıymetini , sevildiğini bil. Yaratılmışların en şereflisi olduğunu hatırla.
Allah’ın muhatap kabul ettiği ve bütün mevcudatı emrine hizmetine
sunduğu , meleklerin dahi kendisine karşı secde ile emir olunduğu
insansın sen. İnsan öyle bir varlık ki aksi yönde de çok ileri gidebiliyor.
‘’Öyle insanlar var ki şeytan insan olmadığına sevinir öyle insanlar var ki
melek insan olmadığına üzülür.’’
Bugün Osmanlıca bir metni okumak için gayret sarf ediliyor fakat
kelimelerin manası ile pek aramız yok gibi. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz ve hayatın hengamesinden kurtulmak için ne
yapmalıyız?
Kelimelerin manası uzaklaştı bizden daha doğrusu uzaklaştırdık onları.
Bu
bizi yoksullaştırdı. Biraz merak, ısrar ve takip ile mesafe alınacağından
şüphem yok. Gündelik hayatın telaşına çok fazla kapılmamak, rutine
mahkum olmamak teklifimdir. Çünkü rutin katildir. Evet her günün
getirdiği bir telaş vardır lakin hedef ve ideal sahibi olunmadığı taktirde
gündelik işler sizi boğar. Çalan telefonlar size hakim olur, her daim
hazırlıksız yakalanırsınız ve başkaları tarafından oluşturulmuş
gündemlere takılmak durumunda kalırsınız. Bu kimliğin, kişiliğin,
zamanın , hayatının ve benliğin kaybıdır. Dirayetli olmak gerekir. Herkes
yapıyor diye bir şey yapılmaz, herkes bir tarafa doğru koşuyor diye
koşulmaz. Durup düşünmek lazımdır. Burada bir hadisi şerifi hatırlamanın
yeridir.
‘’Bir saat tefekkür altmış yıllık nafile ibadetten üstündür.’’
Bu manada düşünmek , nereden geldim nereye gidiyorum ne ile
vazifeliyim benden beklenen ne benim kıymetim ne benim idealim ne
tarzından düşünmek…
17