Dilhâne Mayıs Sayısı MAYIS Sayısı (1) | Page 16

İkinci mısra farklı olmasına rağmen bu beyitler için manası birbirine yakın hatta aynı denilebilir.
‘’ Felek arzına uygun gelir döner ve o gün hep boşa çıkan ümitlerin dolu kadehle karşılaşır, maksat hasıl olur ama sabır etmen gerekir her için bir vakti var aceleye mahal yok telaş etme.’’
Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne( rasih)
Bir programda bu beyit üzerine şu çarpıcı ifadeyi kullanıyorsunuz:“ Hisleriyle konuşan bir medeniyetin birbirleri ile konuşamayan torunlarıyız.” Bize ne oldu?
Bize çok şey oldu. Kendimiz ile aramız bozuldu. Son tahlilde ecdadın bize bıraktıkları bizim mirasımız bizim hakkımız olan hazine sandığın içindedir ama biz üstüne oturup dilencilik yapmaktayız. Bizim bu halimiz ile ilgili bir tarihçinin tespiti ise fevkaledir:
‘’ Paha biçilmez hazineler üzerinde yayılan inekler gibiyiz.’’
Durum maalesef o. Ekleyecek olursak hakikaten konuşamaz, meramımızı anlatamaz hale geldik. Kelime kadromuz son derece kısıtlı, ruhsuz oldu. 20. yy ikinci yarısından elde kalan kelimeler ile ifade-i meram iyice zorlaştı. Anlaşamayanlar dövüşürler, öfkelenirler. Anlaşılamamak yalnızlıktır hazin bir yalnızlık. İnsanı yeise sürükler. Halbuki zengin bir Türkçeyle hem anlatmak hem anlamak imkanı fevkalede genişler ve şöyle bir kanı vardır:‘’ Kullanabildiğiniz kelimeler kadar geniş bir evrende yaşarsınız.’’ Fakat bu tür soruların ve cevapların tedavül etmesi, sıkça hatırlanır olması mevsimin değişmekte olduğunu bize müjdeliyor diye düşünürüm. Kış geçmiştir mevsim ise bahardır. Bundan böyle fert fert her birimiz kendimizi geliştirmek, yetiştirmek arka bahçemizi zenginleştirmek ve‘’ istikbal köklerdedir’’ hükmü fehvasınca köklerimiz ile irtibatımızı sağlamlaştırmak ihtiyacındayız ve bu noktada gaflete düşmemeliyiz.

16