Dilhâne Ekim ekim | Page 34

Eşrefoğlu’nun Huzuruna Ayaklarımdan Evvel Gidiyor İdi Yüreğim… Yazı Tâhir Ceyhun Yıldız Bir gün bir hizmetçi hücresine yemek götürdü. Eşrefoğlu'nu hareketsiz görünce, öldü zannedip telaşlandı ve durumu şeyhine bildirdi. Fakat kırk gün dolmadığı için Hüseyin Hamevî bu duruma aldırış etmedi. Abdullah-ı Rûmî, kırkıncı günü hücreden çıkartıldığında, büyük vecd hâli ile kendinden geçmiş, gözleri kapalı ve hareketsiz bir hâlde görüldü. Kendisini başka âlemleri seyretmenin lezzetinden ayırdıklarında: “Sultanım bize kıydınız!” diyerek gözlerini açtı. Kırk günlük imtihânı başarıyla veren Eşrefzâde, tasavvufta pek yüce mertebelere çıkmış olarak icâzetnâme aldı. Hüseyin Hamevî'nin halîfesi olarak Anadolu'da Kâdirî yolunu yaymak üzere vazifelendirildi. Hazret, Anadolu’ya Kâdiriyye Tarikatı’nı taşıyan zâttır. Bu yüzden Anadolu Kâdîrileri, Eşrefoğlu için ‘Pîr’-i Sânî’ yani ‘ikinci pîr’ derler. Şeyhi: “Halk senin zahirine de bakar. Onun için kıyafetini düzeltmen lâzımdır. Şu hırkayı ve pabuçları al, giy.” buyurunca, Eşrefoğlu hırkayı giydi, pabuçları da başına geçirerek: “Şeyhimin verdiği pabuç ayağıma değil, başıma olsa gerektir.” dedi. Hüseyin Hamevî, halifesini Anadolu'ya uğurladıktan sonra, arkasından baktı ve: “Abdullah-ı Rûmî koca bir deniz imiş. Bizde bulunan her şeyi çekip sînesine aldı.” buyurdu. Hama’dan Ankara'ya giden Eşreoğlu Rûmî, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin yanında bir müddet kaldıktan sonra İznik'e gitti. İznik’te ilk talebesi olan köylü onun için bir dergâh yaptırdı. Eşrefoğlu Rûmî burada talebelerine ders vermeye, talebelerinin nefsini terbiye etmek için, riyâzet ve mücâhedeler yaptırmaya, kalp hastalıklarından kurtarmaya ve Kâdirî yolunu yaymak için çalıştı. Ömrü bu gayret ile geçen Hazret-i Eşrefzâde, 1484’te vefat ettiğinde İznik’teki dergâhına defnedildi. Bize, Hazret’in ‘Müzekki’n-Nüfûs’ eseri vesilesi ile tanıtıldığını söylemiş idim. Eseri okuyunca hazretin hayatını, eserlerini araştırmaya başladım. Eşrefoğlu’nun Hama’da tabiî tutulduğu halvetten çıkarılınca vecd ile: “Sultanım bize kıydınız!” demesi bende pek büyük bir te’sir uyandırmış idi. 34