Dilhâne Ağustos agustos | Page 47

Kömür Yazı Faruk Yıldız “Bence günah falan olmaz.” dedi kızıl saçlı çocuk. Ardından gözlerini iri iri açtı. Avucunun içine sıkıştırdığı sıska parmaklarıyla ince dudaklarını sıyırdıktan sonra iştahla konuşmaya devam etti. “Hem öyle olsa şimdiye kadar çoktan kovarlardı bizi. “ Ötekiler pek ikna olmamıştı aslında. Fakat kızıl saçlı çocuğun son söylediğinde bir haklılık payı olduğunu biliyorlardı. Bu zamana kadar bir kötülük yapıyor olsalar, mesela kömür toplamak hırsızlıktan falan sayılsa birileri mutlaka gelir; onları limanın önünden kovar ve muhtemelen de bir güzel pataklardı. Oysa şimdiye kadar hiç kimsenin başına böyle bir şey gelmemişti. Mahalledeki bütün oğlanlar için değişmez bir şeydi bu. Her yaz, aynı şey olurdu. Kömür yüklü gemi salı ve perşembe günleri gelir, çocuklar limanın önüne toplaşır, ardından kamyonlar işlemeye başlar ve tıka basa dolu kasalarından irili ufaklı kömür parçalarını yol boyunca saçarlardı. İşte o zaman ortalık çocuklara kalırdı. Hepsi saklandığı yerden bir bir çıkar, yola dökülen kömür tanelerini eve götürmek için birbirleriyle yarışırlardı. oKızıl saçlı çocuk, üç senedir gidip geliyordu liman önüne. İlk zamanlar o da diğerleri gibi kamyonların t7girip çıktığı, boyası dökülmüş kapıya yakın bir yer tuttu kendisine; fakat çok geçmeden fikrini değiştirdi. Ana yola yakın, ilerideki virajların birinde beklemek; oraya düşenlerden payını almak daha akıllıca görünmüştü gözüne. Zaten o, böyle bir çocuktu. Kimselerin düşünmediğini düşünür, aklına bir şey koyduğu zaman da mutlaka bir yolunu bulur, icabına bakardı. Bu sefer de öyle yapmıştı. İki arkadaşını yanına almış, diğerlerinden ayrılmış, virajın hemen dibinde yeni bir yer bulmuştu kendisine. 47