Dilhâne Ağustos agustos | Page 45

Şemail-i Şerif Yazı Muhammed Yasin Üstün Kâinatın sultanı hazreti Resul-i Ekrem’in üstün ahlakının yanı sıra görenleri mest eden eşsiz bir dış güzelliği vardı. Öyle ki, İmam Kurtubi: “Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) güzel cemali büsbütün açığa çıkmamıştır. Eğer bütün güzelliği açığa çıksaydı sahabeleri ona bakmaya güç yetiremezlerdi” demiştir. Resulullah’ın boyu ve uzuvları mutedil idi. Ne uzun ne kısa, ne şişman ne zayıf. Teni ise çok beyaz yahut esmer olmayıp gül pembe nurani bir beyazlıktaydı. Alnı geniş, alnının iki yanı açık, kaşları yay misali… Kaşların arasında ise bir damar vardı ki ancak sinirlendiğinde ortaya çıkardı. Ağzı geniş, ön dişleri inci gibi tane tane seyrekçe idi. Mübarek saçları ve sakalları kıvırcık ile düz arasında olup gür idi. Saçlarını kesmediği vakit omuzlarına, kestiği vakit ise kulak hizasına kadar inerdi. Resulullah başının iki yanına ayırdığı amber kokulu saçlarını tarayıp yağlar, bakımına çok özen gösterirdi. Ayrıca saç ve sakalını kınalardı. Âlemlerin efendisinin sürmedanlığı vardı ve her gece yatmadan evvel bu sürmeden sağ ve sol gözlerine üçer defa çekerlerdi. Sürmenin aslı kırmızımtırak siyah bir taş olan ismiddir. Yürüyüşleri öne meyilli, sanki yokuş aşağı iner gibiydi. Ancak göğsünü gererek böbürlenmeden, vakur ve süratli idi. Öyle ki Efendimiz hiçbir zahmet çekmeden bu halde yürürken sahabe-i kiram ona yetişemediklerinden terlerlerdi. 45