Şemail-i Şerif
Yazı
Muhammed Yasin Üstün
Kâinatın sultanı hazreti Resul-i Ekrem’in üstün ahlakının yanı sıra
görenleri mest eden eşsiz bir dış güzelliği vardı. Öyle ki, İmam Kurtubi:
“Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) güzel cemali büsbütün
açığa çıkmamıştır. Eğer bütün güzelliği açığa çıksaydı sahabeleri ona
bakmaya güç yetiremezlerdi” demiştir.
Resulullah’ın boyu ve uzuvları mutedil idi. Ne uzun ne kısa, ne şişman
ne zayıf. Teni ise çok beyaz yahut esmer olmayıp gül pembe nurani bir
beyazlıktaydı. Alnı geniş, alnının iki yanı açık, kaşları yay misali… Kaşların
arasında ise bir damar vardı ki ancak sinirlendiğinde ortaya çıkardı. Ağzı
geniş, ön dişleri inci gibi tane tane seyrekçe idi.
Mübarek saçları ve sakalları kıvırcık ile düz arasında olup gür idi.
Saçlarını kesmediği vakit omuzlarına, kestiği vakit ise kulak hizasına
kadar inerdi. Resulullah başının iki yanına ayırdığı amber kokulu saçlarını
tarayıp yağlar, bakımına çok özen gösterirdi. Ayrıca saç ve sakalını
kınalardı.
Âlemlerin efendisinin sürmedanlığı vardı ve her gece yatmadan evvel bu
sürmeden sağ ve sol gözlerine üçer defa çekerlerdi. Sürmenin aslı
kırmızımtırak siyah bir taş olan ismiddir.
Yürüyüşleri öne meyilli, sanki yokuş aşağı iner gibiydi. Ancak göğsünü
gererek böbürlenmeden, vakur ve süratli idi. Öyle ki Efendimiz hiçbir
zahmet çekmeden bu halde yürürken sahabe-i kiram ona
yetişemediklerinden terlerlerdi.
45