AMİNE YAMAÇ
Var mıdır bu dünyada
Müslümanlar kadar şanslı bir
ümmet daha. Neden mi şanslı?
O zaman ilk kapıyı açalım.
Ahiret inancı üzerine hiç
düşündünüz mü mesela, yoksa
bu yaşınıza kadar evet ahirete
iman ediyorum deyip
geçiştirmeyi mi seçtiniz? Birlikte
düşünelim o vakit. Ahiret
deyince aklınıza kavuşmak
geliyor mu? Yaratana, en
sevgili olan peygambere, belki
de geçen yaz kaybettiğiniz
annenize… Kavuşmak bakın
bunlar, yok olmak kaybolmak
değil. Asıl cennet kavramından
bahsetmek isterdim ama bunu
kendime had olarak bile
görmüyorum. Benim ahiret
inancım eşittir kavuşmak. Peki
ya sizin nedir bir düşünün derim,
belki ne kadar şanslı
olduğumuzun bir kısmını bulmuş
olursunuz. Ahiret kavramını bilen
bir diriliş insanı hiç beklemez
bağırır “UYANIN EY
KARDEŞLERİM, KAVUŞMA GÜNÜ
GELMEDEN UYANIN Kİ MÜMKÜN
OLSUN EN GÜZEL
KAVUŞMALARIMIZ” diye. Ahiret
inancı üzerine düşünme sözü
alıp sizlerden, yeni bir kapı ile
devam ediyorum.
Modernleşme hareketi üzerine
düşünelim birazda. Diriliş insanı
ne modern olmaya düşman
olmalı, ne de modernliğin kölesi
olmalıdır. Bir Müslüman, bir diriliş
insanı her şeyin iyisini kötüsünü
bilerek, bu benim vahiy çizgime
uygun mu diye düşünerek yol
almalıdır. Demek istediğim
örümcek kafalı olarak geçmişe
bağlı da olmamalı, aynı zaman
modern adı altında verilen her
şeye de şuursuzca
sarılmamalıdır. Müslüman
modern diye anılmak zorunda
değildir. Fakat kendisine gerici
denilmesine de izin
vermemelidir. Onun bir
Müslüman olduğu her halinden
anlaşılmalı ve ona saygı
duyulmalıdır. İşte diriliş insanı
burada gerici olan ruhu da
modernizenin kölesi olan ruhu
da diriltmekle mükelleftir. Bu
çağda insanlar modern olmak
adına kendini vahiy ve sünnet
çizgisinden çıkarmış. Faiz yiyen,
zina eden, tesettür
kullanmayan, yalan söyleyen
fakat Allah’a inancı olan
modern Müslümanlar olmuştur.
İşte bu ruha eziyet veren bir
ölümdür.
YENİDEN DİRİLİŞ