Dilhane Mart Sayısı mart | Page 43

AMİNE YAMAÇ Bismillahirrahmanirrahim. Besmele olmadan bir şeye başlamak ne mümkündür. Hele de bir diriliş çağrısı için buraya geldiysek. Diriliş nedir? Diriliş çağrısı nasıl yapılır? Bir toplumun dirilmesi nasıl mümkün olur? Birçok soru var değil mi? Evet var. Tek bir cevabı olan birçok soru var. Şimdi asıl cevap için kapılar açacağız tek tek ve bakalım ulaşmak mümkün olacak mı? Bir insan tasvir edelim. Dağılmış, korkuyor, duvarları var. Yine aynı insan, dağılmış olanı toplamak, korkularını yenmek, duvarlarını yıkmak istiyor. Eğer bir diriliş insanı olmak niyetindeyseniz zaten dağılmış olanı toplamak asıl gayenizdir. Bu dirilme ölmüş bir nesli bir araya getirme dirilmesidir. Bir nesil nasıl ölür? Bütün inanlar ölünce nesil de ölür demek istemediğim açık diye düşünüyorum. Asıl ölüm ruhun ve benliğin ölümüdür. Kim olduğunu unuttuğun an sen ölmüşsündür. Ben nereden geldim, atalarım kim, yaradılış gayem nedir, yaratana karşı ne gibi sorumluluklarım var ve son olarak bu gidişim nereye. Benliğimizi bulma konusunda yeterli olacak sorular bunlardır. Evet, arttırılabilir fakat yaratana karşı ne gibi sorumluluklarım var sorusu aslında bütün hepsini içine alır. Diriliş çağrısının nasıl olacağını bu başlık üzerinden irdeleyelim. Müslümanlar Vahiy toplumudur. Bir çizgisi vardır. Bilir ki kafasına göre hareket edemez. İşte bir Müslümanın rabbine karşı sorumlulukları kuran ve sünnet çizgisini aşmamaktır. İnsanın ruhu rabbine itaat etmeye âşıktır. Ruhu aşktan uzaklaştırırsan ruh üzülür, üzülür ve kaçınılmaz ölüm gerçekleşir. Namazla yükselmeyen, oruçla dinlenmeyen, zekâtla sevinmeyen ruh nasıl olsun da aşkı yaşasın. Aşkı yaşamak, aşkla yaşamak aslında hepimizin bu dünyadan beklediği değil midir? O halde neden insan ruhuna eziyet eder, neden rabbine itaatten kaçar? YENİDEN DİRİLİŞ