AMİNE YAMAÇ
Bismillahirrahmanirrahim.
Besmele olmadan bir şeye
başlamak ne mümkündür.
Hele de bir diriliş çağrısı için
buraya geldiysek. Diriliş nedir?
Diriliş çağrısı nasıl yapılır? Bir
toplumun dirilmesi nasıl
mümkün olur? Birçok soru var
değil mi? Evet var. Tek bir
cevabı olan birçok soru var.
Şimdi asıl cevap için kapılar
açacağız tek tek ve bakalım
ulaşmak mümkün olacak mı?
Bir insan tasvir edelim.
Dağılmış, korkuyor, duvarları
var. Yine aynı insan, dağılmış
olanı toplamak, korkularını
yenmek, duvarlarını yıkmak
istiyor. Eğer bir diriliş insanı
olmak niyetindeyseniz zaten
dağılmış olanı toplamak asıl
gayenizdir. Bu dirilme ölmüş
bir nesli bir araya getirme
dirilmesidir. Bir nesil nasıl ölür?
Bütün inanlar ölünce nesil de
ölür demek istemediğim açık
diye düşünüyorum. Asıl ölüm
ruhun ve benliğin ölümüdür.
Kim olduğunu unuttuğun an
sen ölmüşsündür. Ben
nereden geldim, atalarım
kim, yaradılış gayem nedir,
yaratana karşı ne gibi
sorumluluklarım var ve son
olarak bu gidişim nereye.
Benliğimizi bulma konusunda
yeterli olacak sorular
bunlardır. Evet, arttırılabilir
fakat yaratana karşı ne gibi
sorumluluklarım var sorusu
aslında bütün hepsini içine
alır. Diriliş çağrısının nasıl
olacağını bu başlık üzerinden
irdeleyelim. Müslümanlar
Vahiy toplumudur. Bir çizgisi
vardır. Bilir ki kafasına göre
hareket edemez. İşte bir
Müslümanın rabbine karşı
sorumlulukları kuran ve sünnet
çizgisini aşmamaktır. İnsanın
ruhu rabbine itaat etmeye
âşıktır. Ruhu aşktan
uzaklaştırırsan ruh üzülür,
üzülür ve kaçınılmaz ölüm
gerçekleşir. Namazla
yükselmeyen, oruçla
dinlenmeyen, zekâtla
sevinmeyen ruh nasıl olsun da
aşkı yaşasın. Aşkı yaşamak,
aşkla yaşamak aslında
hepimizin bu dünyadan
beklediği değil midir? O
halde neden insan ruhuna
eziyet eder, neden rabbine
itaatten kaçar?
YENİDEN DİRİLİŞ