Dilhane Mart Sayısı mart | Page 30

BETÜL KAYALI Milan Kundera’nın bir sözünü okudum iki gün önce. Zihnimde yer etti, aklıma takıldı. Söz ise şu: ”Sadece bir kere olan hiç olmamış sayılır.” Kaç hayat tüketecektik, kaç kere durması gerekir kalbin? Bizim değil mi bu hayat, hesabı yok mu geçen dakikaların, sorumlusu değil miyiz yanlış bakışların? Bir hayatımız var ve yaşıyoruz, pervasızca nefsine kul olmuş tüketiyoruz zamanı. Nasılsa genç değil miyiz, aşığı değil miyiz kafelerde oturmaların, hiç icraatsiz çay edebiyatı yapmaların. Ne mahsuru olabilir, okuldan sonra biraz güzelleşip dertleşmenin, nargile dumanını çekmenin. Nasılsa bir kere geldik dünyaya, nasılsa bu gençlik bir defa. Dumanlı sevdaların, bilenmiş anıların ağır bir yük olup, ömür kesesini doldurduğu şu gecede zihnim bulanık, görmüyor gözlerim. Ruhumsa kafeste. Süratle alınan gençlik virajlarının son kavşağında, yaşamak dediğimiz sanki masalsı bir dava. Ama bir his var, bir yer var. Beşeriyetini yitirmiş bakışlarım arasından sıyrılıp, damarlarımda dolaşan. Bulmak istiyorum, koşmak oraya. Biliyorum, evet bir yer var: Yaşlı bir genç anılarını yazar. Yaşlı Bir Genç Anılarını Yazar