MÂHLİKÂ
Fakat burada en doğru sözün aynî iâde olur demektir”
diyor şârih. İbret gözü, yapraklarını döken bir ağaçta
biten ömrünü, baharla yeşeren bir ağaçta ümîdle,
usanmadan yeşeren ruhunu temâşâ eder. Yûnus
Emre’den şu mısra geliyor hâtıra;
“Her dem yeni dirlikde bizden kim usanası”
Kabri vahdet kûşesi haşr-i temâşâgâh idi
Ey Niyâzî kimde kim cehlin azâbı olmasa
“Ey Niyâzî kimde cehâletin azâbı olmasa, yani kim bilse,
biliyorsa onun kabri vahdet köşesi ve haşri bir nev’i
temâşâ yeri gibidir.”
Cehâletle azâbı olmayan kimse, şârih yani “Ârif-i billah
olursa” diyor, kabri vahdet köşesi ve onun haşri temâşâ
makâmı, ibret yeri olur, demekte. “Çünkü azap bütün
cehaletten ileri gelir” bu cehl Hakk’ı burada iken
bilememekten yani ârif olamamak, ma’rifetullah’a
erememekten olur. Bu azap verir. Son beyitte bilen, ârif
kişinin kabri anlatılmış, makamından işâret buyrulmuştur.
*Bu şerh çalışmasında Seyyid Muhammed Nûr’un Mısrî Niyâzî Divânı Şerhi’nden
faydalanılmıştır.
NİYÂZÎ MISRÎ’DEN BİR
GAZEL ŞERHİ DENEMESİ