MÂHLİKÂ
Allah’ın azâmetiyle dağa
tecellisi ile dağ bu yükü
taşıyamadı, yıkıldı. Netîce’de Hz.
Musâ imân etmiş oldu. Onun
imânını nikâbı kalktı ama “len
terânî” nikâbı kalkmadı. “Çünki
Hak mutlak görünmez.” Bir
önceki beyitle düşünüldüğünde
ancak “habâb”ı görünür.
Habâb dalgadan, dalga
denizden haber verir.
Kim bilirdi zülfün ile kaşların
ma’nâsını
İki âlem gibi şerh eyler kitâbı
olmasa
“Saçların ile kaşlarının ma’nâsını
iki âlem gibi açıklayan kitabı
olmasa kim bilirdi?”
Bu beyitte de yine soru yoluyla
âşığı kesrete salan, ay yüzü
gölgeleyen iki yanaktan akan
saçlar ve hilâl gibi, besmele gibi
düzgün kaşlarının manası eğer
sevgilinin mushafa benzeyen
yüzü olmasa anlatılamaz. Saç ve
kaç sevgilinin güzellik
unsurlarındandır, bunları
üzerinde taşıyan, ay gibi, güneş
gibi parlak olan yüzdür.
Sevgilinin yüzü hattını taşımasıyla
da kitaba, mushafa benzetilirdi.
Ukâlesin kim halledeydi ol
kitâbdan zülfünün
Anın insan denilen âhir ki bâbı
olmasa
Bir gün bu beyti anlamayı
umuyorum.
Haşri inkâr eyleyen mülhidler
ilzâm mı olur
Sâl-be-sâl evrâk-ı eşcâr inkılâbı
olmasa
“Kıyameti inkâr eden mülhidler,
yani yeniden dirilmeyi inkâr
eden, âhirete inanmayanlar,
yıldan yıla ağaçların yaprakları
değişmese inanırlar mı?”
Şârih haşir hakkında üç görüşten
bahsediyor; İlki “insanın ölüp
cesedi dağılır, toprak olur, ruhu
haşr olur.” Bu tamemen yanlıştır.
Rûh bâkidir. Diğer görüşler
insanın ölünce tekrar dirileceği
gün aynî iâde olunması ve mislî
yani benzerinin iâde olunması
görüşleridir. Meselâ diyor şârih;
Meselâ ağaçların kışın
yapraklarını dökmesi ve yazın
tekrar yeşerip yapraklarını
kazanması mislî iâdeye
örnektir. “İnsan da vefat edip
cesedi çürür, sonra misli iâde
ve haşr olunur.
NİYÂZÎ MISRÎ’DEN BİR
GAZEL ŞERHİ DENEMESİ