Dilhane Mart Sayısı mart | Page 22

MÂHLİKÂ Allah’ın azâmetiyle dağa tecellisi ile dağ bu yükü taşıyamadı, yıkıldı. Netîce’de Hz. Musâ imân etmiş oldu. Onun imânını nikâbı kalktı ama “len terânî” nikâbı kalkmadı. “Çünki Hak mutlak görünmez.” Bir önceki beyitle düşünüldüğünde ancak “habâb”ı görünür. Habâb dalgadan, dalga denizden haber verir. Kim bilirdi zülfün ile kaşların ma’nâsını İki âlem gibi şerh eyler kitâbı olmasa “Saçların ile kaşlarının ma’nâsını iki âlem gibi açıklayan kitabı olmasa kim bilirdi?” Bu beyitte de yine soru yoluyla âşığı kesrete salan, ay yüzü gölgeleyen iki yanaktan akan saçlar ve hilâl gibi, besmele gibi düzgün kaşlarının manası eğer sevgilinin mushafa benzeyen yüzü olmasa anlatılamaz. Saç ve kaç sevgilinin güzellik unsurlarındandır, bunları üzerinde taşıyan, ay gibi, güneş gibi parlak olan yüzdür. Sevgilinin yüzü hattını taşımasıyla da kitaba, mushafa benzetilirdi. Ukâlesin kim halledeydi ol kitâbdan zülfünün Anın insan denilen âhir ki bâbı olmasa Bir gün bu beyti anlamayı umuyorum. Haşri inkâr eyleyen mülhidler ilzâm mı olur Sâl-be-sâl evrâk-ı eşcâr inkılâbı olmasa “Kıyameti inkâr eden mülhidler, yani yeniden dirilmeyi inkâr eden, âhirete inanmayanlar, yıldan yıla ağaçların yaprakları değişmese inanırlar mı?” Şârih haşir hakkında üç görüşten bahsediyor; İlki “insanın ölüp cesedi dağılır, toprak olur, ruhu haşr olur.” Bu tamemen yanlıştır. Rûh bâkidir. Diğer görüşler insanın ölünce tekrar dirileceği gün aynî iâde olunması ve mislî yani benzerinin iâde olunması görüşleridir. Meselâ diyor şârih; Meselâ ağaçların kışın yapraklarını dökmesi ve yazın tekrar yeşerip yapraklarını kazanması mislî iâdeye örnektir. “İnsan da vefat edip cesedi çürür, sonra misli iâde ve haşr olunur. NİYÂZÎ MISRÎ’DEN BİR GAZEL ŞERHİ DENEMESİ