E d e b i y a t , Ş i i r v e F i k i r
E d e b i y a t , Ş i i r v e F i k i r
KÖŞEDEKİ KİTAPÇI İ . HAKKI KAYMAK
Yerdeki mozaikleri inceleyen gözlerimi yukarı doğru kaldırıp bana gülümseyen o samimi yüzü gördüm . Bana uzattığı kitabı alıp ‘ teşekkür ederim ’ diyerek dilimle dişimin arasında samimiyetten uzak bir minnet ifadesi göstermeye çalıştım . Sehpanın üzerindeki dumanı tüten çay bardağını göstererek masanın arkasına geçti . Kara kaplı bir andacı açarak bir şeyler karalamaya başladı . Bu kez merakıma yenilmeyerek az önce bana verilen kitabı elime alıp rastgele bir sayfasını açtım ve karşıma çıkan seksen sekizinci sayfanın 14,15 ve 16 . satırını dolduran , altı , kurşun kalemle çizilmiş şu cümle dikkatimi bir hayli meşgul etti . ‘’ Kalbim , zaman zaman yeni hayata çıkan çocuklar gibi bilinmez bir ümidin sevinçleriyle titriyordu .’’ Daha cümlenin manasını tam olarak kavrayamadan Postacı Mehmet ağabeyin bisikletinin zilini işittim . Bisikletini kapının önüne bırakarak hızlı adımlarla yol ile dükkân kapısını ayıran kaldırımı aşıp kapıdan içeri girdi . ‘ Selamünaleyküm ’ deyip çantasını karıştırarak zarfı buldu , tek hamlede çekip çıkardı ve masanın üzerine doğru uzattı . ‘‘ Haydi , Allah ’ a emanet olun !’’ deyip , çıkıp gitti . Masanın üzerindeki zarfa uzanan adam , onu eline alıp şöyle bir evirdi çevirdi . Zarfı sinirlenerek masanın üzerine attı . Oturduğu sandalyeyi sokağa bakan tarafa doğru çevirip sigarasını ateşledi . İçerideki fesleğen ve kitap kokusunun yanına sigara kokusu da katılmıştı . Dışarıda şiddetini artıran soğuk ve bu soğuk havalarda biraz da olsa havayı yumuşatan ve batmak üzere olan güneş , insanların bir bir evlerine kaçmasını sağlıyordu . Rüzgâr , surları zorlayan askerler gibi dükkânın camına yüklenip geriye dönüyordu . Yanan sigara yalnızca 5-6 nefeste bitmişti . Saatime baktığımda 18.56 ’ ydı ve adam hâlâ oturuyordu . ‘’ Bugün vakti şaşırır mıydı ?’’ ben tam bunu düşünürken yerinden kalktı ; askıda asılı paltosu , kasketi ve kaşkolunu alıp sıkı sıkıya sarmaladı kendini , sehpanın üzerinde duran poşeti de alarak bana kapıyı gösterdi . Dükkân kapısının arkasındaki lamba anahtarlarına dokundu , içerisi kapkaranlık olmuştu . Kapıyı kilitledi ve kasketini başından çıkararak bana doğru sallayıp beni selamladı . Adam , karanlık sokağa doğru ilerleyip usul usul gözden kayboldu …
devamı yeni sayıda …