İ. HAKKI KAYMAK
Nihayet o gün gelmişti, annem
süveteri tamamlamış, başucuma
bırakmıştı. Süveterin
tamamlanması 1 hafta sürmüştü
ama bana bir asır gibi gelen bu
sürede onu ve dükkâna gelenleri
gözetlemekten sıkılmıştım. Onu
gözetlemek değil, konuşmadan
da olsa muhatap olmak
istiyordum. Biraz düşünmeye
ihtiyacım vardı, nasıl
yaklaşabilirdim, acaba beni
tersleyip ‘süveterin de senin olsun,
istemem ben bir şey’ der miydi?
Kapıdan çıktığımda, soğuk,
iliklerime kadar işlemiş ve ‘bundan
sonra daha kalın giyinmelisin’ diye
beni uyarmıştı. Çevik adımlarla
kitapçıya yürüdüm, soğuktan
korunmak için kapatılmış, ahşap,
camında ‘Kitaplar bizim
dostlarımızdır.’ yazan kapının
koluna basarak açtım. Kapıyı
kapatırken menteşelerden gelen
gıcırtıdan, menteşelerin uzun
süredir yağlanmadığı kanısına
vardım. Kapının menteşelerinden
gelen gıcırtı sesinin yarattığı
rahatsızlıkla ve yüzü ekşimiş bir
şekilde masada oturan; saçı sakalı
birbirine karışmış, bir elinde kitabı
diğer elinde çayıyla, bu yaşlı
adamı selamladım. Elimdeki
poşeti göstererek, ‘nereye
bırakabilirim?’ diye sordum, eliyle,
üzerinde hiçbir şey bulunmayan,
bir ayağı aksamış, yılların bütün
yorgunluğunu taşıyan kare desenli
sehpayı gösterdi. İçerisinde
annemim el emeğiyle ördüğü
süveter bulunan poşeti sehpanın
üzerine bıraktıktan sonra oturacak
bir yer bulmak üzere etrafa göz
gezdirdim ve masanın tam
karşısında bulunan, üzerine
incecik bir minder atılmış tahta
iskemleye çöktüm. Etrafa göz
gezdirirken dükkânın gözle
görünen hiçbir yerinde saat
olmadığını fark ettim. Bir anda
gözüm adamın koluna ilişti,
kolunda da saat olmadığını
görünce, eğer dükkânın
görünmeyen kısımlarında bir saat
yoksa her gün, tam 7’de nasıl
oluyordu da tam bu saatte
dükkânı kapatıp gidiyordu?
Dükkânın içerisine göz
gezdirmeye devam ederken
masasının üzerinde, bazı
sayfaların arasında, tahminimce
kitap içerisinden önemli görülen
kısımların not alınmış olduğu,
beyaz kâğıtlarla süslenmiş on
kadar kitap gördüm. Kitaplara
gözüm biraz takılsa da kendimi
hemencecik toplayıp dikkatimi
adamın kitapları koyduğu ahşap
işlemeli, dükkândaki diğer
mobilyalara göre daha gösterişli
olan dikdörtgen masaya
çevirdim.
KÖŞEDEKİ KİTAPÇI