Dilhane Mart Sayısı mart | Page 16

İ. HAKKI KAYMAK Nihayet o gün gelmişti, annem süveteri tamamlamış, başucuma bırakmıştı. Süveterin tamamlanması 1 hafta sürmüştü ama bana bir asır gibi gelen bu sürede onu ve dükkâna gelenleri gözetlemekten sıkılmıştım. Onu gözetlemek değil, konuşmadan da olsa muhatap olmak istiyordum. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı, nasıl yaklaşabilirdim, acaba beni tersleyip ‘süveterin de senin olsun, istemem ben bir şey’ der miydi? Kapıdan çıktığımda, soğuk, iliklerime kadar işlemiş ve ‘bundan sonra daha kalın giyinmelisin’ diye beni uyarmıştı. Çevik adımlarla kitapçıya yürüdüm, soğuktan korunmak için kapatılmış, ahşap, camında ‘Kitaplar bizim dostlarımızdır.’ yazan kapının koluna basarak açtım. Kapıyı kapatırken menteşelerden gelen gıcırtıdan, menteşelerin uzun süredir yağlanmadığı kanısına vardım. Kapının menteşelerinden gelen gıcırtı sesinin yarattığı rahatsızlıkla ve yüzü ekşimiş bir şekilde masada oturan; saçı sakalı birbirine karışmış, bir elinde kitabı diğer elinde çayıyla, bu yaşlı adamı selamladım. Elimdeki poşeti göstererek, ‘nereye bırakabilirim?’ diye sordum, eliyle, üzerinde hiçbir şey bulunmayan, bir ayağı aksamış, yılların bütün yorgunluğunu taşıyan kare desenli sehpayı gösterdi. İçerisinde annemim el emeğiyle ördüğü süveter bulunan poşeti sehpanın üzerine bıraktıktan sonra oturacak bir yer bulmak üzere etrafa göz gezdirdim ve masanın tam karşısında bulunan, üzerine incecik bir minder atılmış tahta iskemleye çöktüm. Etrafa göz gezdirirken dükkânın gözle görünen hiçbir yerinde saat olmadığını fark ettim. Bir anda gözüm adamın koluna ilişti, kolunda da saat olmadığını görünce, eğer dükkânın görünmeyen kısımlarında bir saat yoksa her gün, tam 7’de nasıl oluyordu da tam bu saatte dükkânı kapatıp gidiyordu? Dükkânın içerisine göz gezdirmeye devam ederken masasının üzerinde, bazı sayfaların arasında, tahminimce kitap içerisinden önemli görülen kısımların not alınmış olduğu, beyaz kâğıtlarla süslenmiş on kadar kitap gördüm. Kitaplara gözüm biraz takılsa da kendimi hemencecik toplayıp dikkatimi adamın kitapları koyduğu ahşap işlemeli, dükkândaki diğer mobilyalara göre daha gösterişli olan dikdörtgen masaya çevirdim. KÖŞEDEKİ KİTAPÇI