E d e b i y a t , Ş i i r v e F i k i r
E d e b i y a t , Ş i i r v e F i k i r
KÖŞEDEKİ KİTAPÇI İ . HAKKI KAYMAK
Havalar soğumaya başlamış ; yapraklar , ağaçlardan müsaade isteyerek yeni bir yolculuğa çıkmak üzere hazırlanmışlardı . Soğuklar gibi yağmurlar da sıkça mahallemize konuk olmaya başlamıştı . Dökülen yapraklar , çöpçülerin ; Canı istedikçe yağan yağmurlar ise sürekli camlarını silen titiz ev hanımlarının canını sıkıyordu . Mevsimin değişmesiyle birlikte mahalledeki herkes bir değişimin içine girmeye başlıyordu . Mahallemizin maharetli elleri , gelmekte olan soğuk kış mevsimine karşı çeşitli ebatlarda , renklerde ve motiflerde ; şapkalar , kaşkollar , eldivenler ve süveterler hazırlıyorlardı . Evimizin oturma odasının penceresi tam kitapçının kapısını görebileceğim enfes bir konumdaydı . Bazı günler , sabahtan akşama kadar kitapçıya gelip gidenleri izler ve bu adamla nasıl bir şekilde muhatap olabileceğimi düşünürdüm . Yine böyle bir günde annemin örmekte olduğu süveter aklıma geldi . Annemle konuşarak ona , ‘ Şu adamcağız da ne üşüyordur , bir süveter öreni de yok , Annecim , bir tane süveter örsen de götürüp amcaya versem !’ dedim . Annem , biraz düşünerek , biraz sıkılarak sağa sola baktı . Anneme ‘ Ne olur sanki anneciğim !’ dedim . O da yüzüne sevimli bir hâl aldırarak ‘ Tamam , tamam . Seni de hiç kıramıyorum !’ diyerek , bana , istediği ipi almak üzere iki sokak ötedeki , küçük tuhafiyeye gitmem gerektiğini söyledi . Almam gereken ipin özelliklerini dinleye dinleye üzerimi değiştirdim . Kapıdan fırlayıp koştura koştura tuhafiyenin yolunu tuttum . Tuhafiyedeki tatlı mı tatlı , sevimli ve yanakları kırmızı teyzeden üç tane siyah iplik alarak tekrardan eve koşarak geldim . Aldığım ipleri anneme verip yanağından öptüm . Artık annemim süveteri tamamlayarak bana vermesini dört gözle bekliyordum . Her gün annemin , ilmek ilmek işlediği süvetere bakarak heyecanlanıyordum . Yağan yağmur pencereleri tıkırdıyor , rüzgâr ıslık çalarak âdeta dallardan kopan yapraklara serenat yapıyordu .