Tenperverlik ve atalet üzerine bir kaç
kelam
Bugün, müslümanların içinde bulundukları maddi ve manevi hal-i pür
melalin en büyük sebeplerinden birisi de, tembellik ve tenperverliktir.
Bu iki mefhumu içine alan bir kavram olarak ”atalet”bir diyebiliriz.
Atalet, tembellik ve tenperverlik
Farsça’dan dilimize, dilimizden de Yunanca’ya geçen ”tenbellik”,
lugatta ”işe hevesi olmama, rahatına düşkün olma” şeklinde tarif
edilmiştir. Tembelliğin akrabası olan ‘tenperverlik” ise, insanın rahatına
ve konforuna düşkün olmasından dolayı, çalışmak ve gayret etmek
istememesidir. Bediüzzaman hz.,
tembelliği ve tenperverliği ”meylürrahat” olarak ifade ederek, ”umum
meşakkatin (zorlukların) anası ve umum rezaletin yuvası” olarak tarif
etmektedir. Ona göre tembellik, himmet ve gayrete bağlı olan
muvaffakiyetin en
büyük düşmanıdır. Atalet ise, ”hiçbir şey yapmama, boş durma,
eylemsizlik” gibi manaları ihtiva eder. Atalete düşmüş kimse, tembelce
hareket eder, işleri hep erteler, büyük ve ağır işleri üstlenmekten
kaçar. Bakışları durgun ve donuk, sabahları yüzü ”bırak da biraz daha
uyuyayım” modundadır. Akrepten, yılandan kaçarcasına işten ve
sorumluluktan kaçar.
En değerli sermayemiz?
Maalesef bu atalet ve yılgınlık halinin belirtilerini, başta kendimizde
olmak üzere toplumumuzda birçok kişide görmekteyiz. Bu halin birçok
sebebi olabilir fakat ben en büyük sebeplerden biri olarak irade
zayıflığı, iç disiplin eksikliği ve hamiyetsizlik olarak görüyorum. Atalet
bataklığına düşmüş bir kişinin en
çok harcadığı meta’ para değildir ama ondan daha da değerli olan
zamandır. Modern çağda ve teknoloji asrında yaşayan müslümanların
çok büyük bir kısmı, rahatlık ve konfor içinde yaşamanın verdiği
gafletle, ALLAH’ın
bizlere bir sermaye olarak verdiği en değerli hazinemiz olan vakti doğru
ve etkili kullanamamaktadır.
48