DEFTERHÂNE’DEN TAPU VE KADASTRO’YA | Page 42

Tarih Boyunca Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Toprak Düzeni Osmanlı timar sistemi üzerinde çalışan bilhassa Batılı ilim adamları bu sistemin Bizans proniasının bir kopyası olduğunu ileri sürmüşler ve Grekçe’deki “timarion” kelimesiyle bağlantısı üzerinde durmuşlardır. Timarion teriminin İslâm ve Türk devletlerinde kullanılan ikta’ manasında, Batı’da ilk kullanılışının XVI. yüzyıla ait olduğunu, 65 timar kelimesinin aslının Pehlevi diline ait olup “acı, endişe, şefkat, dikkat, sadakat, bakım” anlamlarına geldiğini, Grekçe’deki timarion kelimesinin ise Osmanlıca aracılığı ile bu dile geçtiğini 66 gözardı etmişlerdir. Osmanlı timar sisteminin Bizans proniasının aynı olduğunu iddia eden araştırmacıların en büyük yanılgısı Osmanlı timarının me nşeini Selçuklularda ve bilhassa Anadolu Selçukluları’nda aramamış olmalarıdır. 67 Yine, daha İslâm devletinin ilk yıllarından itibaren uygulanan ikta’ usulünün bilhassa Abbasîler devrinde Osmanlı Devleti’nde uygulandığı şekilde uygulandığını ise göz ardı etmektedirler. İslâm Devleti’nin ilk yıllarında fetihler sırasında sahipsiz kalan toprakların vergilerini devlete vermek şartıyla kişilere havale edildiği ve böylece ilk ikta’ uygulamasının Hz. Ömer zamanında başladığı bilinmektedir. 68 Ancak, İslâm devletindeki bu ilk ikta’ uygulaması, tatbikatta biraz farklı uygulanmaktadır. Ebu Yusuf, halifenin devlet arazisinden bir şahsa ikta’da bulunduğu zaman, ondan sonra gelecek halifenin verilen o yeri geri alamayacağını veya başkasını veremeyeceğini belirterek; artık, arazinin mülk hâline gelmiş olduğunu kaydetmektedir. 69 Arazinin ikta’en temlikî denen bu uygulamada artık arazi mülke dönüşmekte ve varislerine de intikal etmektedir. Bununla beraber Abbasîler devrinde ikta’ mülk olarak değil, daha ziyade Osmanlı’da uygulandığı usulle uygulanmıştır. Yine temlikî ikta’ uygulamasına da yer verilmiş olmakla birlikte Abbasîlerdeki “araziyi üç sene boş bırakanın elinden alınması” prensibinin 70 Osmanlı arazi kanunlarında da aynen uygulandığı görülmektedir. İslâm devletlerindeki ikta’ uygulamasının benzeri Osmanlılardan önce Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçuklularında ve Mısır’da Memluklarda da yine İkta’ adı ile uygulanmaktaydı. 71 Büyük Selçuklularda Abbasîler devrinde uygulanan ikta’ sisteminden farklı olarak, ikta’ sahipleri devlete vergi veriyorlardı. Ancak zamanla bunu aksatmaya ve çiftçiyi daha fazla gelir için zorlamaya başlamışlardı. Devlet bu duruma müdahalede başarısız olmuş, devlet gelirleri azaldığı gibi çiftçi de kötü bir duruma düşmüştü. Nihayet, Nizâmülmülk devletin güçlü olmasında faydalanarak arazi üzerinde yeni bir kanun yapıp arazi hukukunu ıslah etti. Nizâmülmülk, askerî hizmet karşılığı olmak üzere ve irsen intikal edebilecek bir yapıda araziyi parçalara ayırtıp, bunları askerlere dağıttı. Böylece ikta’ sahibi yaptığı kişileri askerliğe ve ülke savunmasına mecbur etti. 72 Yeni nizama göre, arazi ikta’ edilenler reayadan şahsını, malını, ailesini sıkıntıya sokmayacak şekilde muayyen bir miktar vergi alabilecek, bundan fazlası için reayaya zulmedemeyecekti. Reayanın ise sultan dergâhına gelip şikayet edebilme hakkı olacaktı. İkta’ sahipleri “mülkün sultana ait olduğunu” unutur ve farklı davranırlarsa ikta’ları 65 Barkan, “Timar”, s.805-806 66 Nicoara Beldıcıanu, XIV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla Osmanlı Devleti’nde Timar, Ankara 1985, Çev.Mehmet Ali Kılıçbay, s.11 67 Köprülü, a.g.e., s.95 68 Yılmaz Kurt, “Osmanlı Toprak Yönetimi”, Türkler, C.III, s.59 69 Halil Bayrakçı, Osmanlı Toprak Sistemi-Mirî Hukuk, İstanbul 1990, s.21 70 İnalcık, “İslâm Arazi ve Vergi Sisteminin Teşekkülü ve Osmanlı Devri’ndeki Şekillerle Mukayesesi”, s.26 71 Sofyalı Ali Çavuş Kanunnamesi, s.5 72 İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, Ankara 1988, s.18; Köprülü, a.g.e., s.97 22