DEFTERHÂNE’DEN TAPU VE KADASTRO’YA | Page 26

Tarih Boyunca Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Toprak Düzeni 1. ESKİ YUNAN’DA MÜLKİYET Eski Yunan’da hem taşınır hem de taşınmaz mallar üzerinde dinî öğretilere derinden bağlı bir aile mülkiyeti anlayışı göze çarpmaktadır. Aile mülkiyeti, ailenin yaşayan üyeleriyle birlikte doğacak olanlarını da kapsayan bir nitelik taşımakta olup, Yunan’daki mülkiyet fikri taşınır ve taşınmaz mallarla birlikte eşya olarak kabul edilen köle insanları9 da kapsamına alan bir mahiyettedir. M.Ö. VI. yüzyıllarda dinî değerlerle birlikte aile mefhumunun da yavaş yavaş önemini kaybetmesi, ticaretin ön plana çıkarak toprak mülkiyeti hakkındaki düşüncenin sarsılmaya başlamasıyla birlikte aile mülkiyetinin aleyhine olarak, önce menkul eşyalarda başlayan ferdî mülkiyetin yükselişi zamanla toprağı da içerecek şekilde genişlemiştir. Yunanistan’da kısa zamanda aile mülkiyetinden ferdî mülkiyete geçilmiş olmakla birlikte, ticarî inkişâf ve özel mülkiyetin yaygınlaşması sonucu ortaya çıkan zenginler sınıfı ile fakirler sınıfı arasında meydana gelen iç çatışmalar ve karışıklıklar yeniden ortak mülkiyete dönüş eğilimlerinin görülmesine ve ferdî mülkiyete devletin zaman zaman müdahale etmesine neden olmuştur. Mülkiyet düzeninde görülen bu karasızlıklar dönemin düşünürlerinden Elatun ve Aristo’nun bu sorunla ilgili teoriler geliştirmelerine de sebep olmuştur.10 Yunan filozolarından Elatun (M.Ö.427-384) mülkiyet konusundaki ilk sosyalist tenkidi yapan düşünürdür. Eflatun “ideal devlet” ütopyasında taşınır ve taşınmaz mallarla birlikte kadınlar, çocuklar ve kölelerin de müşterek olduğu bir mülkiyet anlayışını ortaya koymaktadır.11 Komünizmin öğretilerini en ileri düzeyde ortaya koyan Elatun, ferdî mülkiyetin ve sahiplenme düşüncesinin çatışmaya neden olacağını ve devletin huzur ve birliğini sarsacağını savunduğu için müşterek mülkiyetin önemi üzerinde durmaktadır. İleri sürdüğü tezin hayal olmaktan öte olmadığını bilen Elatun son dönemlerinde kaleme aldığı ”Kanunlar” isimli eserinde ise ferdî mülkiyetin önemi üzerinde durmaktadır. Elatun’un talebesi olan Aristo (MÖ.383-322) ise, “Politika” adlı eserinde “ideal devlet”i anlatırken, kölelerin de mülkleştirilmesinin, devlet topraklarının yarısının vatandaşların ortaklaşa mülkü olmasının ve kalan yarısının ise vatandaşlara dağıtılmasının önemi üzerinde durur. Hocası Elatun’un ortakçı komünist mülkiyet anlayışına karşı Aristo, özel mülkiyetin önemi ve gerekliliği üzerinde durmaktadır. Özetle anlatılan bu görüşler sonraki asırlarda mülkiyet konusunda yapılan tartışmalar üzerinde etkili olmuş, Elatun ve Aristo’nun görüşleri birçok filozof ve düşünüre ilham kaynağı olmuştur. 2. ROMA’DA MÜLKİYET Roma’da başlangıçta, kendilerine ait ev, tarla ve sairesi bulunan ailelerin ortak mülkiyeti anlayışı hakim iken, zamanla kalabalıklaşan aileden ferdî mülkiyete doğru kayma mey9 Challaye. a.g.e., s.21 10 Challaye, a.g.e., s.22-23; Güriz, a.g.e., s.13-14 11 Challaye, a.g.e., s.26-27; Güriz, a.g.e., s.16-17; Talegani, a.g.e., s.33-34 6