DEFTERHÂNE’DEN TAPU VE KADASTRO’YA | Page 25

Tarih Boyunca Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Toprak Düzeni Mülkiyetin tarihsel gelişimi konusunda sosyolojik ve antropolojik tarihî deliller kesin olarak ortaya konulamadığından kesin bir yargıya varılamamıştır. Ancak, günümüz modern hayatından uzak kalmış Avustralya, Amerika ve Afrika gibi bölgelerdeki yerli halkların sosyal yaşamları üzerinde yapılan tetkiklerle mülkiyet anlayışının ilk insanlardaki tezahürleri ortaya konulmaya çalışılmaktadır. İptidai ya da ilkel cemiyetler adı verilen topluluklar üzerinde yapılan araştırmalar sonunda mülkiyet düşüncesinin kişisel mülkiyet anlayışı şeklinde değil ortak mülkiyet şeklinde olduğu ortaya konulmuştur. Klan, boy, kabile mülkiyeti şeklinde ortaya çıkan bu mülkiyet anlayışı zamanla değişim göstererek belli bir grubun yani geniş ailenin ortak mülkiyeti düşüncesine dönüşmektedir. Aile komünizmi adı verilen bu anlayış zamanla ferdî mülkiyet düşüncesine dönüşmektedir.5 İptidai ya da ilkel mülkiyet anlayışının ortak mülkiyet şeklinde olmasının en tabiî ve doğru mülkiyet anlayışı olduğu sosyalistlerce savunulmaktadır.6 Ortak mülkiyetin toplum huzuru açısından en doğru yöntem olduğunu savunan komünist düşünce, bu durumun sonraki süreçte şiddetle değiştirildiğini ileri sürmektedir. Hegel, Karl Marks ve Lenin gibi düşünürlerce savunulan komünizme göre ferdî mülkiyet, yaşayış nizamını tahrip eden en kuvvetli amil olduğundan bunun ortadan kaldırılması gerekir.7 Toplum düzeninin ferdî mülkiyetten uzak bir şekilde tesis edilmesini gerekli gören komünizm, ilkel toplumlardaki ortakçı mülkiyet (tamamen devlet mülkiyeti) anlayışının savunusunu yapar ve bunun gerekliliği üzerinde durur. İlkel cemiyetlerdeki ortak mülkiyet fikrini reddeden liberal düşünürler, zamanımızdaki geri kalmış toplumlar üzerinde yapılan araştırmalardan genellemeye vararak eski zamanların da aynı değerleri taşıyabileceği tezini reddederek, özel mülkiyetin mutlak bir değer olduğunu ve tarih boyunca tek mülkiyet tipi özelliğini taşıdığını iddia ederler. Mülkiyet ortaklığı fikrini reddeden liberal görüşün savunucularından Futsal de Coulanges, Yunanistan ve İtalya’da yaşayan toplumlarda en eski çağlardan beri özel mülkiyet fikrinin bulunduğunu, toprakta özel mülkiyeti kabul etmeyen topluluklarda bile hiç olmasa elde edilen ürünler üzerinde özel mülkiyet tanındığını öne sürmektedir. 8 İlkel cemiyetlerdeki mülkiyet anlayışıyla ilgili yapılan araştırmaların sonuçları bize birçok alanda ( toprak da dâhil ) ortak bir mülkiyet düşüncesinin var olduğunu, bunun yanı sıra kullanılan aletler ve ürünler üzerinde ise özel mülkiyetin kabul edildiğini ortaya koymaktadır. Ancak, bu araştırmaların temel problemi ilkel toplumlara ait kural ve değerlerin bugünün ekonomik ve siyasal şartlarında açıklanmaya çalışılması ve “Komünizim” ile “Kapitalizm” gibi fikir akımlarının öğretileri ile desteklenerek bu akımlara tarihî dayanak oluşturma mücadelesidir. Gerçek anlamda, en eski toplumlarda mülkiyet fikrinin nasıl tezahür ettiği ise kesin deliller ortaya çıkmadıkça genel geçer kanunlarla açıklanamayacaktır. Ortaya atılan iddialar ise, birbiriyle mücadele eden siyasî, iktisadî, felsefî akımların ispatlanamayan tezlerinden ibaret kalacaktır. 5 Felicien Challaye, Mülkiyetin Tarihi, Çev.Turgut Aytuğ, Ankara 1944, s.11-18; Güriz, a.g.e., s.2 6 Güriz, a.g.e., s.2